Bu Blogda Ara

30 Eylül 2013 Pazartesi

İsmail Onarlı: Alevilerde Ölü Geleneği

[© İsmail Onarlı - KanalKultur] - Alevilikte mücerretlik yoktur. Doğurganlık, üretim, paylaşım, katılımcılık, çoğulculuk, özgürlük ve eşitlik temeldir. Hayat mücadeledir: Doğum, evlenme, ölüm yaşamın önemli birer evresidir.

Çorum, Amasya, Samsun. Ordu, Yozgat, Tokat bölgesinde "Su Selası"nda "Hitit gelenek ve göreneği" aynen Alevi inanç ve töresine geçmiştir. Malatya yöresinde mukim Alevi Kürt Atma Aşireti'nde ölen Aşiret Reisi veya efradı ile bir zengin şahıs ise onun için "Koç" veya "Teke" kurban edilerek 7 gün "ölü aşı" şöleni verilir ki, bu da"Hitit gelenek ve göreneği"nde dini ayinin bir ürünüdür. Atûfî Hayreddin Hızır'ın çiftliğinin olduğu ve bugün üç köyün bulunduğu yörede Hitit Höyükleri ve kalıntıları vardır. Hakk'a yürüyen bir kimse (kadın veya erkek) daha naaşı gömülmeden bir "Dâr / Toprak Kurbanı" tığlanır. Ölen kişi fakir ise cemaat kendi arasında para toplayarak kurban keser ve borçlarını öderler. Cenaze evden çıkarken "Su Selası" denilen dini ayinle "Hüseynî makamında" Teslim Abdal'ın bir nefesi söylenerek uğurlanır ve ardından bir barkaç / kova su dökülerek ölen şahıs "dâr-ı bekâya" yolcu edilir.

Cenazenin defnedildiği (sırlandığı) günü akşamı ölen şahıs, "Dâra Çekilir", ve "Ölü Dârı Erkânı ve Cemi" düzenlenir. Dersim bölgesinde ölü dârına "Meyyit Cemi" denmektedir. Samsun-Terme'nin Sivaslılar Köyü'nde kadınlar ayakta yas içinde çeneleri fındık çubuklarına dayalı olarak "dâr'a dururlar". Ölen şahsın musahibi ile birinci derecede ki akrabaları ilk gün dede tarafından batînen sorgulanır, sorumluluk ve yükümlülük altına sokulurlar. Meftanın insanlara borcu-alacağı varsa ödenir. İncinen varsa rızalığı alınır. Ölen şahıs "kul hakkı"yla "dâr-ı bekâ"ya gitmez. Bu dünyada aklanır-paklanır, durulur-arınır ya da düşkün olarak gönderilir. Dede ölen insan için şu özdeyişi söyler: "Eğer önünde ki kadifeyse onu sen dokudun. Yok eğer 'Diken'se onu da sen diktin" bu çerçevede mevta sorulsun sorgulansın.

Birinci günü kesilen kurban pişirilerek "ölü aşı" yemeği verilir. 40.cı günü ise; "Dârdan İndirme Erkânı / Cemi" düzenlenerek, toplumdan "rızalık" alınarak, Hakk'a yürüyen dârdan indirilir. Kırkıncı günü yine yemek verilir. Bu cemde ölen şahıs aklanır ya da "ulu divan"a bırakılarak "uhrevi dünya"ya yolcu edilir.

Alevilikte 1-40 gün arası geçen zaman aralığı "berzah âlemi" olarak anılır kı; bu ölen şahsın son "görgü cemi"nin yapıldığı bir dönemi kapsar. Alevilikte ölüye telkin yoktur.

Ölen insan düşkünse "Dâr Cemi" düzenlenmez, kurban da tığlanmaz, yemeği yenmez. Şeklen / biçimsel / zahiren, cenaze namazı kılınarak, toplumdan rızalık alınmadan defnedilir. [© İsmail Onarlı - KanalKultur]

[30.6.2003]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder