Bu Blogda Ara

2 Aralık 2013 Pazartesi

Mert Yavaşça - Ruhumu Beklerken | Waiting for my Soul

Mert Yavaşça - "Araf | Purgatory", 
tuval üzerine yağlıboya / Oil on Canvas,
90 x 130 cm.,  2013
"Eserlerimde beliren figürler ve semboller, resmimi tamamladıktan sonra anlam kazanırlar benim için. Sağır ve kör bir tutumla eskizlerini oluşturduğum tablolarım sonuçlandıklarında kendi dillerini konuşurlar." | "The figures and symbols which appear in my paintings acquire personal meaning only upon their completion. Sketched in a deaf and blind manner, the paintings speak their own languages after they are finished."

[KanalKultur] - Mert Yavaşça'nın 27 eserden oluşan "Ruhumu Beklerken | Waiting for my Soul" adlı sergisi 26 kasım - 28 aralık 2013 tarihleri arasında Artnext İstanbul'da sanatseverlerle buluşuyor.

Sanatçı, sergi kataloğunda da yer alan "Sanatçı Bildirisi"nde şunları ifade ediyor:
"İnanışa göre Ruh ansızın çekip giden bir köpek gibi çıkıp gidermiş bedenden, benim ruhum ne zaman kaçıp gitti bilmiyorum. Ne zaman geri döndüğünü ise yeni anladım.
Mert Yavaşça - "Korkuluk | Scarecrow",
tuval üzerine yağlıboya / Oil on Canvas, 
90 x 130 cm., 2013
Sanatsal çalışmalarıma yoğunlaştığım ve üslubumu geliştirmeyi hedef edindiğim 2011 yılının ilk aylarında 'Natural Disasters | Doğal Felaketler' adını verdiğim ilk yağlı boya resim serime başlamıştım. Hızlı bir ön hazırlık sürecinin ardından üretimine başladığım bu seri, benim için deneysel bir nitelikteydi. Ne bir sergi ne de bir yarışma için boyamaktaydım bu tablolarımı. Sebepsiz bir yaratma isteği ve kendimle hesaplaşma fantezimle birlikte ilk defa nefes alıp vermeye başladı kompozisyonlarım. Eserlerim benimle simgeler üzerinden iletişim kurmaya çalışan yüzeylere dönüşmeye başlamıştı. Hayattayken hedeflerine ulaşamayıp dünyamıza hapsolan kayıp bir ruh gibi beliriyorlardı karşımda. Altı tablodan oluşan 'Natural Disasters | Doğal Felaketler'i tamamladığımda anladım ki; ruhum geri gelmişti.
Meksikalı turist rehberleriyle ilgili bir anekdot vardır. Turistlere İnka tapınaklarını göstermek için ormanda ilerlerken birden sebepsiz yere durup saatlerce dinlenirler. Turistlerin bunun sebebini sorması üzerine yerli rehberlerden biri; 'çok hızlı ilerlediklerinden ruhlarının arkada kaldığını, yetişmeleri için durup beklediklerini' söyler. Bahsettiğim tamamen farklı bir his. Ruh'um hızlı yol aldığım için arkada kalmamıştı. Çekip gitmişti. Belli ki vazgeçmişti benden; nefret etmişti, sıkılmıştı. Çoğunluk gibi ruhsuz yaşayabileceğim düşüncesine kapılmıştı. Şimdi ise bana ikinci bir şans vermek istercesine geri gelmişti.
Durumun farkına varmam 2012 yılının son aylarında oluşturmaya başladığım kompozisyonlarla artmaya başladı. Çocukken yaptığım resimleri ve fotoğraf arşivimi tarıyor, bilmediğim kasabaların ara sokaklarında 'kompozisyon avına' çıkıyordum. Eski bir cinayet dosyasını tekrar soruşturmaya açan idealist ama yalnız bir dedektif gibiydim. En güçlü silahım ise samimiyetimdi. Samimi olma çabam kimi zaman yalan söylemenin muhteşem zevki ile kavgaya tutuşsa da galip gelen hep 'samimiyet' oldu. Buna şaşırmadım çünkü ilişkilerimde göstermekte zorlandığım samimiyet duygusunu kompozisyonlarım ile aramda yaşamaya başlamıştım ve bu bana inanılmaz bir zevk veriyordu.
Bu seriyi oluştururken asıl kavgam, geri dönen Ruh'umun yokluğunda yaşadığım hayatımla yüzleşmek olmuştu. Ruhumun çekip gittiğinin farkında olmayan bir bilinçle yaşamıştım onca yıl ve bu gerçekle yüzleşmek için nefesimin yettiği derinliklere indim.
Eserlerimde beliren figürler ve semboller, resmimi tamamladıktan sonra anlam kazanırlar çoğu zaman. Sağır ve kör bir tutumla eskizlerini oluşturduğum tablolarım sonuçlandıklarında kendi dillerini konuşurlar. Vazgeçemediğim plastik öğeler ve kurguların içinde yer alan figürler kimi zaman maskeleriyle birlikte gelir, kimi zamansa yaratıcılarıyla göz göze gelme cesaretini gösterirler. Yüzleri bozulmuş figürler ise benim göz göze gelmeye cesaret edemediklerimdir.
Dolaysız ama kolayca okunmayı da reddeden bir anlayışla çıkıyorum karşınıza. İnanıyorum ki böylece, yaratım sürecinde bana musallat olan ızdıraplarımın kokusunu siz de içinize çekebilirsiniz biraz olsun."
Mert Yavaşça

1983 yılında Çanakkale'de doğdu. 2006 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları Bölümü'nden mezun oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Resim Anasanat Dalı'nda başladığı "Türk Resim Sanatında Çanakkale Savaşları" konulu yüksek lisans tezini 2010 yılında tamamladı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde araştırma görevlisi olan sanatçı, çalışmalarını Çanakkale'deki atölyesinde sürdürüyor. [KanalKultur]

Seçilmiş Sergiler

2012 Persona, Artnext İstanbul
2012 Ekim Geçidi 11- Disiplinler arası Çağdaş Sanat Sergisi, Çanakkale
2012 Farklı Zaman ve Boyutlardan, Summer Art Scene, Artnext İstanbul
2012 Kazı Resim Günleri, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Lefkoşa
2011 Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, IV. Uluslararası Baskı Resim Yarışması Sergisi, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, İstanbul
2011 "Kentle Buluşma", Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Uşak
2011 Uluslararası Sanat Sempozyumu Sergisi, Eskişehir
2010 Dünya Üniversiteler Kongresi, "Yerel Mirası Korumak", Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Çanakkale
2010 Çağdaş Troya'lı Sanatçılar "Bir", Çanakkale
2010 II. Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları Yarışma Sergisi, Çanakkale
2010 Karma Resim Sergisi, "Sanat Eğitiminde Buluşma", Bükreş Ulusal Sanat
Üniversitesi ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale
2009 I. Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları Yarışma Sergisi, Çanakkale
2006 25. Tüyap Kitap Fuarı, İstanbul, 2006
2006 Uluslararası Caz Festivali Afiş Yarışması Sergisi, İzmir
2004 Ural Baskıresim Trienali, Rusya

Mert Yavaşça - Ruhumu Beklerken | Waiting for my Soul; Artnext İstanbul, Çağdaş Sanat Alanı / Contemporary Art Space, 17. Kat, Windowist Tower, Eski Büyükdere Cad. No: 26, Maslak - 34467 İstanbul; Tel.: (0212) 999 3990

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder