[© Veli Asan - KanalKultur] Giriş
İkrarla Aleviliğini ispatlayan Tahtacı genci, evlendikten sonra musahiplikle tarikatın ilk kapısından girmiş olur. Yanyatır Ocağı'na bağlı olanlar, daha sonra aşina, peşine, çiğildaş gibi üç kapıdan daha geçerek dört kapıyı böylece tamamlar. Biz şimdi birinci kapı olan musahiplikten konu edeceğiz.
Musahip sözcüğü Arapça olup, sohbet, arkadaşlık eden kimse anlamına gelmektedir. Bazı araştırmacı-yazarlar sözcüğün anlamını değişik açılardan, değişik anlatımla vermektedir. Örneğin bir yazar "Birbirine sahip çıkmak, maddi ve manevi yönlerde yardımda bulunmak, birbirlerini tehlikelere karşı kollamak ve korumaktır" derken, bir başkası, yazdığı Ansiklopedik Sözlük'te "Arkadaşlık eden, sohbeti güzel olan" şeklinde tanımlamaktadır. Aynı sözlük, musahip için, ikrar verecek, nasip alacak erkek ve kadının (karı-koca) seçtiği kefil anlamında eş, yol arkadaşı, yol kardeşi gibi açıklamalarda bulunmaktadır. Aynı sözlüğün bu konudaki açıklamalarının tamamını aldıktan sonra esas konumuza geçelim.
Musahip ayini: İkrar verme erkânı.
Musahip evi: Cemevi.
Musahip kavline girme: Alevi meydanı.
Musahip kurbanı: İkrar verme erkânı.
Musahip tutma: İkrar verme erkânı.
Musahipli: İkrar vermiş nasip almış olan.
Musahip olmak: İkrar vermiş nasip almış olmak.
Görüldüğü gibi sözlük ve ansiklopedik anlatımlarda, açıklık olmadığı gibi törenler birbirlerine karışmaktadır.
Tahtacı Türkmenler; cem törenlerinden tutun da çeşitli inanç ve törelerin uygulanışına değin yaptıkları hareketleri basite indirgemişlerdir. Onlara bu zorunluluğu yaşam koşulları getirmiştir. Anadolu halkı, zorunlu olmadıkça inanç ve törelerinden ödün vermez. Hatta bazı uygulamalar birbirine çok yakın bile olsa, doğrusunun kendisinin uyguladığı olduğunda sonuna değin direnir. Kolay kolay başka uygulamayı kabul etmez. Örneğin: Bir yazarımız musahiplik konusunda yazdığı bir kitabında "On-Oniki yaşlarında musahip tutulabilir" derken, bir başkası kesinlikle "olmaz öyle şey" deyip, işin içinden çıkıveriyor. Bunları da göz önünde tutarak, Tahtacı Türkmenlerdeki musahipliği, araştırmalarımı ve gözlemlerimi de katarak en gerçekçi şekilde anlatmaya çalışacağım.
Musahip Kavli
Musahip kavli, iki ailenin bir araya gelerek, musahip olmaya karar vermeleridir. Bu, bir ön anlaşmadır. İlk teklif ailelerden birisinden gelebildiği gibi (bunun bir onur meselesi sayıldığı veya olabileceği hallerde) üçüncü bir kişinin arabuluculuğu ile de olur. Bu arabulucu yaşta ve yolda ileri olanlardan birisidir. Örneğin: "Ben sizin Musahip olmama uygun görüyorum" veya (daha yakın olanlar) "Biz sizi filanca ile musahip edeceğiz" gibi sözlerle taraflara ilk sinyaller verilir. Bundan sonra ailecek gidip gelmeler sıklaşır. Çocuklar birbirlerine daha yakın davranır. Zaten birlikte konup göçtükleri için birbirlerinin çok yanlarını tanımaktadırlar. Bu konuda fazla ince eleyip sık dokumaya gerek yoktur. Musahip olacakları aileyi belirleyen karı-koca, kararı verip teklifi götürmeden önce kendileri başbaşa verip, konuyu enine boyuna tartışır. Bunu ikisinden başka kimse bilmez. Bu arada birkaç teklif alınmış olabileceği gibi onların da teklif götürecekleri adaylar olabilir. Karı-koca kiminle musahip olacaklarına karar verirken, koca daha ziyade karısını dinler. Zira onun çekeceği yük daha ağırdır. Buna rağmen bazı kadınlar babalarından veya analarından vasiyet almış olurlar. O takdirde kocaları ne derse, o olur. Buna çok az raslandığı gibi hem demokratik olmaz, hem de kadının hakkı zedelenmiş olur. En az kocası kadar karısının da seçme hakkı vardır. Böylece ilk kavil karı-koca arasında yapılır:
• Seçilen adayla nasıl bir ilişkiye gireceklerini,
• hangi konularda nasıl anlaşabileceklerini,
• maddi manevi güçlerini nasıl birleştireceklerini,
• hangi konularda rahatlayıp, hangi konularda sıkıntıya gireceklerini,
• karşı tarafın kişiliklerine göre toplumda nasıl bir saygınlık kazanacaklarını,
• olumlu olumsuz yanlarının neler olabileceğini,
• neşe ve üzüntüde birlikte olup olmayacaklarını,
uzun uzun inceliyerek karı-koca kesin karara varırlar. Karşı tarafa iletirler. Bundan sonra iki aile arasında musahip kavli başlar.
Dedenin gelme durumuna göre nerede ne zaman musahip olacaklarını konuşurlar.
Musahip olduktan sonra
• nasıl davranacaklarını,
• hangi konularda yardımlaşabileceklerini,
• hangi konularda yardımlaşamıyacaklarını,
ince ince detaylarına kadar inerek kararlaştırırlar. Bu işin ağırlık derecesini de daha önce musahip olanlardan duymuşlardır. Yeteri kadar bilgi sahibidirler. Musahip kavlinde en önemli husus, kıskanma meselesidir. Eşler birbirlerini kıskanmaya başlarsa, ikinci gün dargınlık ve kırgınlıklar başlar. Böyle olup da ölünceye değin dargın kalmış musahipli aileler gördüm. Aksi de oldu. Uzun yıllar musahipli kalıp birbirlerini hiç kırmayanlara da çok rasladım.
Dede gelince, kesin karar vermiş olan iki aile önce dede ile özel olarak konuşur; ne gibi hazırlıklar yapacaklarını öğrenirler. Dedenin bildirdiği güne yetiştirmek üzere hemen hazırlığa girişirler. Örneğin erkekler kurbanlık koyun, dolu, mezelik gibi şeyleri almaya giderken, kadınlar da yere kadar inen "içeri köyneğini, könçeğini" diker, üstüne giyeceği kumaş entere (üç etek)yi hazırlar, basma bağlayacağı, ternik, yırtma, annılık, çingil, ilmeçer, tomaka gibi malzemeleri yeniler. Boyunlarına takacakları karanfil veya boy dizisini hazırlarlar. Erkekler için beyaz gömlek ve beyaz uzun don hazırlanır. Baş için takke yeterlidir. Bu arada genellikle yeşil renkli ipek kumaştan dikilmiş 1-2 parmak eninde dört adet kement özel olarak dikilir.
İki aile için bir kurban yeterlidir. Tüm masraflar orta ortaya ödenir. [© Veli Asan - KanalKultur]
Yazarın bu makalesi, Cem 5 (1995) 49: 44-45'te "Tahtacılarda Musahiplik" adıyla yayınlanan yazısının yeniden gözden geçirilmiş şeklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder