Bu Blogda Ara

13 Kasım 2013 Çarşamba

Ayasofya yeniden keşfedilirken...

 
[KanalKultur] - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın kapsamlı restorasyon çalışmalarının sonucunda, 2010 yılı ocak ayında, 17 yıldır Ayasofya Müzesi'nin içinde bulunan 180 tonluk iskelenin son parçaların sökümü gerçekleştirildi.

Bu çalışmalar kapsamında, İstanbul'un köklü tarihinin 1.500 yılına tanıklık etmiş, yazılı tarihin kaydedemediklerini duvarlarında taşıyan, İstanbul'un en önemli mimari yapıtları arasında yer alan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Ayasofya'nın öyküsü yeniden aktarılmaya başlandı.

Restorasyon çalışmaları sürerken yaşanan önemli bir keşif olan Serafim figürü müzeyi yeniden dünya gündeminin üst sıralarına taşımış, Ayasofya'nın derin tarihini bir kez daha gözler önüne sermişti. Artık, müzenin kuzeydoğu kubbesinde yer alan ve 160 yıl sonra gün yüzüne çıkarılan, 700 yaşında olduğu tahmin edilen altı kanatlı melek yüzünün (Serafim), iskele engeli olmadan, ilk günkü ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılayabiliyor.

Ayasofya'daki çalışmaların ikinci aşamasını galeri katının onarımı oluşturuyor. Ayrıca, I. Mahmud Kütüphanesi, I. Mahmud Şadırvanı ve Sıbyan Mektebi'nin restorasyonları da yer alıyor. Ana mekanda yer alan Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye ait 7,50 m. çapında üzerinde "Hz. Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin" isimleri yazılı 8 adet hat levhanın konservasyonu ve restorasyonunun yapılması gerçekleştiriliyor.

Bu levhalar dünyanın bilinen en büyük hüsn-i hat levhaları. Yapımında ıhlamur ağacı kullanılmış. Bunun başlıca sebebi bu ağacın hafifliği nedeniyle asıldığı yere daha az ağırlık yüklemesi. Söz konusu levhalar 1849 yılından 1935 yılına kadar (Ayasofyanın Müze olarak kullanımına karar verilmesi) yerlerinde kalmış, bu tarihte Müze Müdürü'nün kararı ile yerlerinden indirilerek, başka bir yere götürülmek istenmiş ancak büyüklüklerinden dolayı kapılardan dışarı çıkarılamadığından içeride hünkar mahfili yakınında ondört yıl duvara dayalı olarak bırakılmış. 1949 yılında tekrar yerlerine asılmış. Zaman içerisinde yüzeylerinde is ve kir oluşmuş, taşıyıcı ahşaplarında bir takım bozulmalar; üzerindeki altın varaklarında bozulmalar meydana gelmiş. Hat levhaların yüzeylerinin temizlenmesi ve hatların altın varak yüzeylerinin restorasyonu yapılarak taşıyıcı ahşapları takviye ediliyor. Ayrıca bu çalışma kapsamında Ayasofya'nın iç mekanını aydınlatan kandilliklerin ve maksurelerin restorasyonu ve konservasyonu da gerçekleştiriliyor.

I. Mahmud Kütüphanesi ve Şadırvanı: Ayasofya'nın güney nefinde iki payanda arasında yapılan kütüphane 1739 yılına tarihleniyor. Okuma salonu, hazine-i kütüb (kitapların korunduğu oda) ve bu iki bölümün arasındaki koridordan oluşuyor. Kütüphane ana mekandan altı sütunun taşıdığı, çiçek ve kıvrık dallarla süslü bronz bir şebeke ile ayrılıyor. Okuma odasının duvarları çini ve yazı frizleri ile bezenmiş. Ara koridorda çeşitli çiçek ve selvi motiflerinin oluşturduğu çini panolar bulunuyor. Kütüphanede kullanılan çiniler İznik, Kütahya ve Tekfur atölyelerinde 16 - 18. yüzyıllar arasında üretilmiş. Kütüphanede muhafaza edilen 5.123 adet kitap 1968 yılında Süleymaniye Kütüphanesi'ne taşınmış.

Ayasofya'nın avlusunun güney tarafında bulunan şadırvan Sultan I. Mahmud tarafından 1740 yılında yaptırılmış. Sekiz mermer sütunun ve sekiz kemerin üzerine yerleştirilmiş kubbe ve saçak örtülü. Mermer revakın üst ve iç kısmında kaside yazısı bulunuyor. Yarım sütunların üst kısmı çiçek oymalı bronz şebeke ile süslü.

Ayasofya Müzesi'ndeki ana kubbenin ve narteksin restorasyonunu takiben, yarım kubbelerin restorasyonu, galeri katının onarımı, bahçenin açıkhava müzesi olarak düzenlenmesi, I. Mahmut kütüphanesinin onarımı gibi çalışmalar da gerçekleştirilecek... [KanalKultur]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder