Erkan Yaprakkıran - "bir-bütün" ağaç konstrüksiyon, 160 x 130 cm., 2014 |
Genç sanatçının bu kişisel sergisinde, boya, desen, tuval, fotoğraf ve farklı malzemelerle kurgulanan beden dili; uzayıp süzülen zarif kesitlerle "bir-bütün" olarak, duyularımızda bıraktığı hazzın gerilimini yansıtıyor bize... Zincirin tutsaklığıyla sarmalanan kırmızı; figür paketlemeleri içerisinde, hazzın sıcak temasıyla karşımıza çıkıyor; kadın ve birleşeni ile… izleyiciyle buluşuyor.
Ahmet Cemal, sanatçı ve eserleriyle ilgili şunları kaydediyor:
"Karşımızdaki resimlerde kadın – yalnızca bedeni ile değil, tüm varlığıyla – bir tür tapınağa dönüşmüş. Canlı taşlarla inşa edilmiş bir tapınak. Ressamın dokunmaktan hiç bıkmadığı taşlarla.
Haz, ressamın tuvallerinde ve fotoğraflarında alabildiğine konuşkan. Kadın, bu konuşkanlık aracılığıyla doğada hak ettiği saygınlığa kavuşuyor. Bu saygınlığın eşiğinden sonra o, artık resmin ne öznesi ne de nesnesi. Doğrudan sahibi. Bütün resimler boyunca bedenin kırmızı dilinin rehberliğinde erkeği keşfe çıkıyor…"
Erkan Yaprakkıran
Anadolu Üniversitesi Resim Bölümü Halil Akdeniz atölyesinden mezun oldu ve Işık Üniversitesi'nde yüksek lisansına halen devam ediyor.
Erkan Yaprakkıran - "zaman" ayna-karışık teknik, çap: 135 cm., 2013 |
The body language built by the paint, the design, the canvas, the photograph and different materials reflects the vibration of pleausure through our sensations. Extending and gliding with elegant sections but reaching ‘one and whole’. “Red” bundling with the bondage of the chain in the figure wrappings appears by the warm touch of pleausure with the woman and her unification...
Ahmet Cemal: "The woman in the paintings that we are standing in front of them returned a kind of temple, not only by her body but also by her all existence. A temple built up with living stones. The stones that the painter is never fed up with touching them.
Delight is talkative with a vengeance in his canvases and photographs. Woman reaches her deserved prestige in the nature through that communicativeness. After the threshold of that prestige she is neither any more the subject nor the object of the painting.She is directly the owner of it. Women seem like exploring the men under the guidance of red language of body throughout the paintings." [KanalKultur]
Erkan Yaprakkıran - Bir - Bütün | One-Whole / 10 - 27 eylül 2014; Mine Sanat Galerisi, Prof. Dr. Müfide Küley Sok. No:1/1 Yasemin Apt. D:5, Nişantaşı - İstanbul; Tel.: +90(212) 232 38 13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder