[KanalKultur] - Kemalist devrimin en zor dönemeci, yani hilâfetin kaldırılması; iki "gâvur" şehrin, İzmir ile Samsun'un hikâyeleri; Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'nin geçmişi ve eleştirisi; Lord Byron'un doktoru Julius Millingen ailesinin hikâyesi ve Osmanlı tarih yazınındaki yeri; TÜSİAD ile hükümetler arasındaki aşk-nefret ilişkisi; tarih ders kitaplarındaki milliyetçilik; memleketin ilk anaokulunun hikâyesi; Türkiye devletinin banknotları üzerindeki semboller; yıllardan bu yana yaşanan para değişimi ve diğer ilginç konular Toplumsal Tarih'in nisan 2006'da yayınlanan 148. sayısında...
Kemalist Devrimin Zor Dönemeci - Takvimin 22 ocak 1924 tarihini gösterdiği gün Mustafa Kemal, canını sıkacak bir bilgi almaktadır. Bilgiyi getiren Başbakan İsmet Paşa'dır. İnönü, Halife Efendi'nin bazı isteklerinden bahsetmektedir. Bu istekler arasında en önemli olanı, Halife'nin bütçesinin artırılmasıdır. Bahsi geçen bütçe, Cumhurbaşkanlığı için ayrılan bütçenin neredeyse iki katıdır. Bu bilgiyi aktaran araştırmacı-yazar Ayşe Hür, saltanatın kaldırılması sırasında varlığı sakıncalı görülmeyen hilâfetin neden 16 ay sonra kaldırıldığını, izahı zor olan bu durumu Mustafa Kemal'in nasıl açıkladığını yazıyor. "Toplumsal Tarih"in kapağındaki bu yazı, halifelik makamının ve son halifenin de öykülerini içeriyor.
Nisan Sayısı Eki: Hacivat-Karagöz - Ezel Akay'ın "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü" filminden esinlenen Hacivat-Karagöz kartoteksi. Ayrıca derginin bu sayısında Ezel Akay'la yapılmış bir söyleşiyi de yer alıyor.
Toplumsal Tarih okurları, derginin 148, sayısında 1906'nın nisan ayında gazetelerin nelerden bahsettiğini, hangi konuların manşetlere çıkarıldığını okuyabiliyor. Emel Seyhan'ın düzenli olarak yaptığı derlemeyle, bugün bizlere tuhaf gelen konuların yüz yıl önce yayımlanan gazetelerdeki yerlerini, nelerin toplumun gündemine taşındığını görebiliyoruz.
Arşivden Bir Belge'de Yavuz Selim Karakışla, Sultan II. Abdülhamid'in emriyle yasaklanan bir kitabı anlatıyor: Dr. Paul de Régla'nın "Casusluk Memleketinde" isimli romanı... Bu sayıya ayrıca İlker Sever, Seda Dugan, Önder Kaya, Rober Koptaş, Rıdvan Akar vd. makaleleriyle katkıda bulunuyor.
İki "Gâvur" Şehrin Hikâyesi: İzmir ve Samsun - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İzmir'e dair kırdığı "pot" daha sıcaklığını koruyor. İzmirlileri kızdıran, muhalefeti çileden çıkaran bu sözün oldukça köklü bir tarihsel arka planının olduğu ise çok kişinin bilmediği bir konu. Yaklaşık bin yıllık geçmişi olan bu "gâvur"luk meselesinin kaynağını, coğrafi ve demografik nedenlerini İlker Sever'in kaleminden okunuyor. Sever'in makalesi Samsun ve İzmir'in "gâvurluk" ve "Müslümanlık" geçişlerinin sancılarını, bölünmelerini ve acılarını anlatıyor.
Okuduğumuzu Anladık mı? Cevap Vermeyelim... - Tabulardan, övünmelerden, her türlü önyargıdan, ayrımcılıktan, şovenizmden uzak bir tarih anlayışı ve eğitimi, "Toplumsal Tarih"in savunduğu tezlerin başında geliyor. Bu 148. sayıda Seda Dugan lise tarih ders kitaplarındaki milliyetçi-tekçi ve indirgemeci anlayışın izini sürüyor. Dugan makalesinde bizlere, öğrencilerimizin geçtiği tedrisatın bir fotoğrafını gösteriyor.
Ümmetten Millete, Kaimeden Liraya... - Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte yaşanan köklü değişimin toplumsal alana doğru yaygınlaştırılması için birçok "devrim" yapıldı. Yeni devletin eski "millet"ini dönüştürmek için giriştiği bu mücadele Şapka Devrimi'nden Harf İnkılâbı'na kadar birçok yeni projede somutlandı. Paraların, özellikle de banknotların bu değişimden uzak tutulması düşünülemezdi. Önder Kaya, 1923'ten sonra paralarda Osmanlı'yı anımsatacak figürlerin kullanılmamasına ayrı bir önem verildiğini not düşerek, Türkiye'nin kendini bir de banknotlar üzerinden inşasının hikâyesini yazıyor. Bol paralı, bol örnekli bir araştırmayla…
Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'ne Eleştirel Bakış - Rober Koptaş, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'nin tarihine şimdiye dek pek bakılmayan bir yönden bakıyor. Bugüne dek yapılan tarihyazımının hem eleştirisini hem özetini sunan Koptaş'ın tespiti tartışılacağa benzer: "Özellikle ilk onyıllarda hastaları sistematik bir baskı ve şiddet altında yaşayan Surp Pırgiç Hastanesi, gerçeğe uygun olmayan bir şekilde bir şefkat evi gibi gösterilir. Orada barınan veya tutuklu bulunan kimselerin yaşantıları, tecrübeleri, hisleri tarihsel alanda dillendirilmez, milliyetçi-cemaatçi kaygıların kurbanı ya da bu seçici / seçkinci tarih algısının bir sonucu olarak, amiraların, sözü geçenlerin, mütevellilerin, iktidarı paylaşanların şatafatı, gürültüsü arasında duyulmaz olur."
Çetin Bir Aşk Hikayesi... - Gazeteci Rıdvan Akar, Şubat sayısında başladığı TÜSİAD-hükümet ilişkilerinin ve gerilimlerinin tarihini yazmaya devam ediyor. Bu defa '80 sonrasının Özal hükümeti karşısında Boyner'li TÜSİAD var. Rıdvan Akar TÜSİAD'ın son 35 yılda Türkiye ekonomisi, son 15 yılda ise siyaseti açısından tartışılmaz bir mihrak olarak güncelliğini ve önemini hiç yitirmediğinin altını çizerek vurguluyor ve ekliyor: "TÜSİAD'ın en önemli özelliği, örgütün ortaya çıkışından itibaren, örgüt yönetiminin belirli bir toplum projesi, mensup oldukları sınıfın içinde rahat yaşayabileceği bir toplum projesi geliştirmeye çalışmış ve bu projenin gerçekleşmesi için işverenlerin üzerlerine düşen sorumluluğu yüklenecekleri, yüklenmeleri gerektiği mesajını giderek daha açık bir biçimde vermiş olması. Bunun, açıkça bir sınıfsal misyon olduğunu söyleyebiliriz." [KanalKultur]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder