Hasan Gürgenarazili |
Ajitasyon yapar, olayları çarpıtır. Epey yetenekli, kaşarlanmış, pişkindir. Yapay gündem yaratır. Strateji geliştirir ve stratejisini yıkılma, birlik-beraberliğin parçalanması fobisi üzerine kurar. Birilerinin birşeyleri yıkacağından, birlikten-beraberlikten dem vurarak, yönlendirme yapar. Yönlendirmeyle mevzi kazanmaya çalışır. Ama birlik ve beraberliği sistemli bir şekilde kendisi dinamitler. Sonra da ateşe düşmüş gibi avaz avaz bağırır... Bunun parçalanmış yapıdan ona destek sağlanacağı anlamına geldiğini bilir. En önemli taktiği budur.
"Bölücüdür". Bölünmekten güç alır. Ardından "yıkılmadık dimdik ayaktayız", "bizi kimse bölemez", "güçlenerek yolumuza devam ediyoruz" der. Fraksiyon kökenlidir. Hizibin âlâsını yapar; iyi hizipçidir ve bu anlamda "yolumuzda engel tanımayız" şiarını edinir. Bütünleştirici gibi görünür, ama aslında bölünmeye hizmet eder. Önce insanları birbirine kırdırır, sonra da "gelin canlar bir olalım" der. Aslında bu onun için hizibçiliğin birliği anlamını taşır. Böl-parçala-yönet taktiğinin piyonudur.
Sürekli demokrat olduğunu söyler. "Sözde" demokrasi havarisidir. Ancak kendisi gibi düşünmeyenleri tehdit olarak görür, uzaklaştırır. Bunun için her yolu mübah sayar. Aslında antidemokrattır ve totaliterdir.
Hep antidemokratik uygulamalardan bahseder, ama kendisi gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine bile tahammül edemez; ona sansür koyar, hem de demokrasi adına. Kılıfı hazırdır: "Birlik ve beraberlik tehdit altındadır." Hakkını yememek gerekir ki, iyi hem de çok iyi bir sansürcüdür.
Ne olduğunu ve düşündüğünü söylemez. Hoş bir konuda düsüncesi de yoktur. Kendini diyalektik olarak lanse eder. Ama onun için "dün dündür, bugün bugün, yarın da yarındır". Düz mantığın hasını taşır. Doğrusunu söylemek gerekirse sağlam "örgütçü"dür.
Omurgasızdır. İlkeli olduğunu dilinden düşürmez. Tek ve en önemli ilkesi, "ilkesizliktir". Bugün öyledir, yarın böyle. Rengarenk "rüzgar gülü"dür veya "çengi"dir. Bir o yandan, bir bu yandan savrulur. Stratejisi anlık ve günlüktür, zamana göre değişir. Tek ilkesi oportünizmdir ve hakkını vermek gerekir, iyi bir oportünisttir.
Aynı anda herşeyi söyler ve siz seçin der. Duruma göre değişir, söylemini de değiştirir. Sonra da "ben öyle söylemedim", "ben değişmedim" cevabı hazırdır. Tek beklentisi ve korkusu koltuktur. O tam bir Zübük'tür. Daha da öte Aziz Nesin'in "Zübük"üne taş çıkartan bir şark kurnazıdır.
Bağımsızlık düsturuyla ortalıktadır, ancak hep bağımlıdır, hem de tam göbeğinden. İçinde bulunduğu ilişkiler ağı onun elini kolunu bağlar ve köleleştirir. Bakmayın "ciyaklaması"na, aslında "süt dökmüş kedidir".
Kapıkulu veya emir kuludur. Çoğulculuktan dem vurur; fakat üniformdur. Doğası gereği emir komuta ilişkisiyle çalışır. Militarizme karşı çıkar, ancak militaristtir.
Ocu'dur, bucu'dur, şucu'dur; aslında kendi çıkarını düşünür. "İci"dir; "izm"lerden medet umar.
Karanlıklarda dolaşır. Bir şey bulamazsa, koltuğu için gölgesiyle uğraşır. Gölgesini bile hedef gösterir. Kaos üzerine mayalanmış bir örnektir.
Sürekli iktidarda kalmak ister, buna karşın iktidarsızdır. Çünkü, kukla oyununun oyuncusudur; ipleri hep başkasının elindedir.
O, batakta ve bataklıkta ahkam kesen zihniyettir... [© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur]
[04 haziran 2004]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder