© Roz Kohen |
[KanalKultur] - Hasköy, 1875 doğumlu Baruh Romano, ben doğmadan yıllar önce ölmüş.
Annemin babası olan Baruh 63 yaşında vefat etmiş, onunla ilgili bildiklerim, ancak annemin anlattıklarından kaynaklanıyor. Çok sevecen bir baba ve eşmiş. Karısına kızına hep sevgi ile hitap edermiş. Ama hiç bir zaman başarılı bir iş adamı olamamış. Geçimini zar zor sağlamış.
Son yıllarda büyükbabam Baruh Romano'ya duyduğum ilgi, bir tanıdığın Vitali Romano adlı bir kişi hakkında anlattıkları ile başlar.
Vitali ile Baruh'un akraba olup olmadıklarını merak ediyordum. İnternet üzerinden bir haberleştiğim kuzenimle yazışınca, Vitali'nin bir Romano ile evlenmiş halanın oğlu olduğu anlaşıldı.
Vitali'nin ömrü Kuzkuncuk'ta geçmiş. 1930'lu yıllarda ve daha sonraki otuz yılda Kuzkuncuk'ta yerleşik bir Yahudi cemaati vardı.
Vitali hiç evlenmemiş; ama genç yaşta dul kalmış olan annesine bakmayı üstlenmiş. Her türlü işi yapar, uzun saatler çalışırmış. Kendi halinde iddiasız, çekingen bir kişi olup, aile fertleri tarafından hor görülürmüş. Tahsili yokmuş; ama Fransızca konuşurmuş. İyi niyetli; ama biraz da saf, kimseye yük olmak istemediklerinden anne-oğul kıt kanaat geçinirlermiş. Vitali iş bulduğunda, o zamanlar Kuzkuncuk'taki Reji Sigara Fabrikası'nda da çalışmış.
Günün birinde Vitali ve aile fertleri arasında bir münakaşa patlak vermiş. Vitali, o sıralar işsizmiş ve bir eşek alabilmek için akrabalardan borç para istemiş. Niyeti, eşeğe birkaç su tenekesi yükleyip mahallede suculuk yapmakmış. Münakaşa arttıkça aileden katılanlar çoğalmış. Konuşmalar hakaret ve alaylı sözlere dönüşmüş: "Demek eşek almak istiyormuş? Neden, efendim? Nesine? Sakalık mı yapacakmış? Neden ona eşek alacakmışız? Kendi bir eşeğe sahip çıkıp hayvana bakabilir miymiş?"
Böylece Vitali, hiç eşek sahibi olamamış. Annesi de kısa bir süre sonra ölünce, kendi başına fazla aile arasına karışmadan yaşamış. Birgün aniden de öldüğü duyulmuş mahallede. Beklenmedik ölümü, akrabaları arasında daha önce dile getirmedikleri bir pişmanlığı şu yüzüne çıkarmış.
İnternette biraz daha araştırınca, Vitali'nin Baruh'un yeğeni olduğunu öğrendim.
Nedense, hiç karşılaşmadığım ve doğumumdan önce ölmüş olan bu akrabamla ilgili duyduklarım, büyükbabamla aralarındaki benzerlikleri düşündürüyordu: Acaba ikisi bildiğim İspanya kökenli Yahudilerden farklı mıydılar? Romano soyadı mı idi onları farklı kılan?
Kimsenin çok bilgi sahibi olmadığı ve Bizans İmparatorluğu zamanında yaşıyan Yahudiler kimlerdi diye düşünürken, Romano soyadının Rum kökenli ve Bizans İmparatorluğu boyunca Anadolu topraklarında yaşıyan Yahudilere verildiğini öğrendim.
Hem Baruh, hem de Vitali dürüst bir yaşam sürdürmüşler, ailelerine aşırı düşkünlük göstermişler; ama ticarette başarılı olamamışlardı. Annem ise farklı oluşunu vurgulamak için her fırsatta "Ben Romano'yum" derdi. Acaba soyadından ziyade "Rum kökenli Yahudi " oluşunu mu vurguluyordu bilmeden?
Bizans Yahudileri Osmanlı İmparatorluğu'nun davet ettiği İspanyol kökenli Yahudilerden asırlarca önce bu topraklarda yaşamışlardı. Bir şekilde annemin kendini farklı görmesi, İspanyol kökenli Yahudi cemiyeti ile Rum kökenli Yahudi cemiyetinin tümü ile kaynaşmamış olmasından mı kaynaklanıyordu?
İstanbul'un İspanya ve Rum kökenli Yahudileri 18. asırdan sonra kaynaşmağa başladığında, İspanya kökenlilerin kültürü, daha ağırlık kazanmıştı. Romano'ların belki de eziklikleri bu değişikliğe boyun eğmelerinden ve kültürlerinin kaybolmasına direnişlerinden kaynaklanıyordu. Annemin "Ben Romano'yum" diye böbürlenmesi de kültürüne sahiplenmenin bir göstergesi idi, diye düşünüyorum.
İşte böyle yarım asır sonra da olsa hiç tanımadığım Romano ailesinin mensuplarıyla kendimce tanıştım. Kimliklerine asırlarca sahip çıktıkları için ve bana dolaylı bir biçimde ulaştırdıkları için mutlu oldum. [KanalKultur]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder