Bu Blogda Ara

6 Kasım 2013 Çarşamba

Ulaş Özdemir'le Kızılbaş Albümü ve Sonrası Üzerine

Ulaş Özdemir
Dem albümünde "Dem, Alevi-Bektaşi toplumu için, soluk, hayat, an, keyif, çağ, zaman, devir, nefes, içki gibi hem zâhir hem de bâtın pek çok anlamı içeren, önemli kavramlardan birisidir. Demin her haline göndermeler içeren "Bu Dem" albümü, Alevi-Bektaşi müziğinin kutsal sazları dede sazı ve ruzba (cura) ile canlı çalıp seslendirdiğim deyişlerden oluşmaktadır. Genel olarak Maraş yöresindeki dedelerden öğrendiğim ve bir kısmını babamla birlikte derlediğim ezgilerin büyük kısmını yeniden ele alıp, kendi müzikal birikimimle aktarmaya çalıştım." diyen, aslen Maraşlı; çocukluğundan bu yana cemlerin, muhabbetlerin içinde büyüyen; âşıkların, sadıkların, er ve pirlerin yoluna, bu sözler ve seslerle gönül veren; önce babasıyla birlikte kendi yöresinde derlemeler, alan çalışması yaparak meslek hayatına atılan; Alevilik-Bektaşilik alanında yetişen ender etnomüzikologlardan biri olan Ulaş Özdemir'le, Kalan Müzik tarafından "Âşığın sözü, Kur'an'ın özü" olarak çıkarılan 'Kızılbaş' albümü odak alınarak albümün sonrası üzerine üzerine İsmail Engin söyleşti.

Bir 'Kızılbaş' albümü hazırlama düşüncesi nasıl oluştu?

Ulaş Özdemir: Bu albümle ilgili düşünce, uzun bir süredir Kalan Müzik'in yapımcısı Hasan Saltık'la konuştuğumuz ama hayata geçiremediğimiz bir fikirdi. İlk düşünce Hasan Bey'indir. Daha sonra albümün ve projenin çerçevesini birlikte, daha net bir şekilde ortaya çıkardık: Bugüne kadar albümlere pek girmemiş, Alevi-Bektaşi edebiyatının en "radikal" eserlerini bir albüm serisinde "Kızılbaş" adıyla yayınlamaya karar verdik.

Albüm çalışmaları ne kadar sürdü?

Özdemir: Projeyi hataya geçirmeye başladıktan sonra yaklaşık bir yıl içinde ilk albüm çıkmış oldu.  İlk albümde 16 sanatçı olduğu için her birinin kendi programına uygun bir takvim oluşturmak zor oldu. Ayrıca zaman konusunda sıkışıklık olmaması için biraz esnek davrandığımız söylenebilir.

'Kızılbaş' albümünün bir seri olarak devam edeceğini anlıyoruz. Kaç albüm olacak? Ne zaman tamamlanacak?

Özdemir: Şu anda serinin üç albüm olacağı kesin: İkinci albümde ustalardan (ozanlar, âşıklar, dedeler vb. kaynak kişilerden), üçüncüsünde ise daha genç seslerden (hatta ilk kez bir albüme eser seslendiren arkadaşlardan) eserlerden oluşacak. Ama bu seriyi daha da sürdürmeyi elbette düşünüyoruz. Bu yüzden önümüzde, serinin tamamlanması konusunda net bir tarih yok. Ucu açık kalsın istiyoruz.

Albümün adı konusunda başka öneriler de geldi mi?

Özdemir: Daha kayıtlara başlamadan albümün adının "Kızılbaş" olacağı belliydi. Hiçbir zaman bunun dışında bir isim düşünmedik; katkıda bulunan tüm arkadaşlarımız da bu isim altında eser seslendirmeyi bir onur olarak kabul ettiler. Dolayısıyla başka bir öneri gelmedi, düşünülmedi.

Albümde Edib Harabî'den, Şah Hatayî'den, Agâhî'den, İbretî'den, Büryani Baba'dan, Seyranî'den, Kul Nesimî'den, Teslim Abdal'dan, Gencî'den toplam 16 deyiş veya nefes, Türkçe, Kürtçe ya da Zazaca dilleriyle seslendiriliyor. Bu son derece önemli bir durum. Seçilen deyiş veya nefeslerin, ki bunlar arasında albümün adına kaynaklık ettiği görülen nefes de dahil olmak üzere, 3'ü Edib Harabî'den, 2'si Şah Hatayî'den. Seçimler çok etkileyici. Ancak, örneğin ilk albümde Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Viranî, Yeminî'den örnekler yok. Bundan sonraki çalışmalarda mı bu üç ozandan örnekler yer alacak?

Ulaş Özdemir
Özdemir: Şüphesiz bu albümde pek çok ozanın eseri yer almıyor ve bu büyük bir eksiklik. Ancak serinin diğer çalışmalarında (özellikle ikinci ve üçüncüsünde) bu ozanların eserleri de yer alacağı için gönlümüz rahat. İlk albümdeki yorumcuların kendi kararlarına mümkün olduğunca saygı göstermek istediğimiz için ozan seçimleri konusunda müdahale etmek istemedik.

Keza, İbretî'den bir örnek varken, Âşık Mücrimî'den, Mahzunî'den yok! Âşık Mücrimî'ye, Mahzunî'ye ve onun gibi Muhlis Akarsu'ya, Nesimi Çimen'e de yer verilecek mi?

Özdemir: Özellikle geçtiğimiz yüzyıl ve bu yüzyılda yaşayan ozanların eserlerinin, (eğer elimizde kayıtları varsa ve herhangi bir telif sorunu çıkmazsa) kendi seslerinden ikinci albümde yer almasını çok istiyoruz. Sorduğunuz ozanların neredeyse tamamı bu şekilde ikinci albümde yer alması düşünülen isimlerdir.

Ve başka hangi ozanlara yer verilecek?

Özdemir: Alevi-Bektaşi edebiyatına hizmet eden tüm ozan ve kaynak kişiler, bu inancın (ve tabii ki albümün) içeriğine uygun eserlerle bu seride yer alabilirler. Bununla ilgili tek kısıtlama, bir CD süresinin kapasitesidir. Gönül hepsini duymak ister tabii…

Biraz da sizden bahsedelim. Sadece icra yönünüz yok. Aynı zamanda iyi bir araştırmacılık ve etnomüzikologluk yönünüz var. 'Kızılbaş' ve 'Kızılbaşlık' üzerine ne zaman çalışmaya başladınız? Sizi bu konuda çalışmaya iten husus neydi?

Ulaş Özdemir
Özdemir: Aslen Maraşlıyım ve çocukluğumdan bu yana cemlerin, muhabbetlerin içinde büyüdüm. Doğal olarak bu inancın temel değerlerinden müzik ve şiir her zaman benim en büyük tutkum oldu. Âşıkların, sadıkların, er ve pirlerin yoluna, bu sözler ve seslerle gönül verdim. Daha sonra babamla birlikte kendi yöremde derlemeler, alan çalışması yapmaya başladım. Üniversitede de etnomüzikoloji eğitimi almam, bu konuda akademik çalışmalar yapmama olanak tanıdı. Sonuç olarak bugüne kadar yaptığım tüm çalışmalar, öncelikle Maraş'tan aldığım ve daha sonra karınca kararınca üzerine bir şeyler eklemeye çalıştığım birikimlerin sonucudur.

Âşık Mücrimî konusunda önemli bir çalışma yayınladınız. Bunun devamı gelecek mi?

Özdemir: Evet, çeşitli kitap çalışmalarım sürüyor. Yüksek lisans tez çalışmam olan Ehl-i Hak müzik kültürü üzerine bir çalışma düşünüyorum. Ama asıl önemlisi, Alevi-Bektaşi müzik kültürü üzerine, bütüncül bir yaklaşımla geniş bir kitap çalışmasının başlarındayım. Belki yıllara yayılacak bir çalışma olacak bu. Konunun derinliği ve zenginliği düşünülürse, bu alanda ciddi bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.

Son dönemlerde bilhassa yurt dışında Ali Akbar Moradi'yle birlikte yaptığınız çalışmalarla da tanınıyorsunuz. Bu çalışmalarınız şu anda hangi aşamada? Başka kimlerle çalışmak ve müzik ürünü ortaya koymak istiyorsunuz?

Özdemir: Benim bu konudaki başlıca hedefim, birbirinden habersiz, birbirine binlerce kilometre mesafede yaşayan, ama Hacı Bektaş gibi ortak bir pire inanan, benzer cemlere, saza, söze sahip Ehl-i Hak ve Alevi-Bektaşi inancına mensuplar arasında müzik aracılığıyla bir köprü kurmaktır. Ayrıca genel manada, İran'daki diğer halklarla da, tarih içinde çeşitli nedenlerden dolayı aramızda oluşan mesafeyi müzik yoluyla kapatmayı ummaktayım. Bu inançla, İran'daki çeşili müzisyenlerle (başta Ali Akbar Moradi, Kayhan Kalhor ve Niyaz grubu olmak üzere) çalışmalarımı, konserlerimi sürdürüyorum.

Belgesel ve dizi müzikleriyle de adınızı duyurdunuz. Örneğin "Karaman: Gelenler, Gidenler ve Kalanlar" (Hasan Özgen – Nöbetçi Ajans, 2006) ve "Otel Odaları" (Sevinç Yeşiltaş – TRT, 2007) oldukça tanınan belgeseller. "Otel Odaları" Ankara Film Festivali'nde "En İyi Belgesel Ödülü" ve Prix Europa 2008'de En İyi Bölgesel ve Küçük Bütçeli Belgesel" dalında "Special Commendation"a layık görüldü. Bu bambaşka ve başlıbaşına ayrı bir alan. Bu alanda ne zaman çalışmaya başladınız. Şu anda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Ulaş Özdemir
Özdemir: Bu alandaki ciddi çalışmalarım, 2001 yılında Barış Pirhasan'ın Malayta - Arguvan'da çekilen "O da Beni Seviyor" filmiyle başladı. O dönemden sonra çeşitli film, dizi ve belgesel müziği çalışmasında yer aldım. Bu alan, benim çok önemsediğim, diğer çalışmalarımdan biraz ayrılan, görüntü ve ses ilişkisi üzerine bir alan. Özgür, ama bir o kadar zor bir alan olduğunu söyleyebilirim.

Son olarak biraz da faraziye diyelim: Kızılbaş'ı ve Kızılbaşlığı konu edinecek kısa metrajlı bir belgeselde hangi deyişe veya nefese yer verirdiniz?

Özdemir: Hiç şüphesiz Harabî Baba'dan "Vahdetname"ye yer vermek isterdim. Hatta bu şiirin tamamının seslendirildiği ve bunun görüntülerle de desteklendiği bir belgesel olsa ne güzel olurdu… Büyük usta Erkan Oğur'la hep konuştuğumuz bir başka proje de, sadece "Vahdetname"nin, birbirinden farklı sanatçıların katılımıyla yorumlandığı bir albüm çalışmasıydı mesela. Şimdilik bu da bir farazi tabii… [28 Mayıs 2009]

Ulaş Özdemir - 1976 yılında Maraş'ta doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Maraş'ta tamamladı. İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Maliye Bölümü'nde üç yıl okuduktan sonra girdiği Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Etnomüzikoloji programından mezun oldu. Aynı fakültede yüksek lisans çalışması yaptı. Lise yıllarında babasıyla birlikte, güçlü bir halk müziği geleneğine sahip olan Maraş ili ve çevresinde derleme çalışmalarına yöneldi. Aynı yıllardan itibaren haftalık dergilerde müzik yazıları yazmaya başladı. Bugüne kadar pek çok dergi, gazete ve internet sitesinde müzik yazıları yayınlandı. Alevi-Bektaşi müziği ve Anadolu'daki farklı etnik grupların müziklerine odaklanan derleme çalışmalarının yanı sıra İran'da yaşayan Ehl-i Haklarla ilgili çalışmalar yaptı. Ali Akbar Moradi, Kayhan Kalhor, Sussan Deyhim, Mamak Khadem ve Niyaz gibi İranlı sanatçılara, gruplara bağlama ve sesiyle eşlik etti. Türkiye, Avrupa ülkeleri ve Amerika'da çeşitli konserlerin yanı sıra San Francisco, Sfinks, Brosella gibi dünya müziği festivallerinde yer aldı. Bu konserlerde Alevi-Bektaşi müziğinin geleneksel çalgıları dede sazı ve ruzbayla örnekler seslendirdi. Aynı zamanda Alevi-Bektaşi müziğiyle ilgili çeşitli sunumlar yaptı. Bugüne kadar film, dizi, belgesel müziği çalışmaları da yapan Özdemir, görüntülü ortamlar için yazdığı müziklerde, yaşadığı coğrafyanın farklı müzik kültürlerine göndermeler içeren beste ve düzenlemeler yapmaktadır. Ulaş Özdemir, 1997 yılından bu yana Kalan Müzik'te yapım sorumlusu ve yapımcı olarak çalışıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder