Bu Blogda Ara

20 Kasım 2013 Çarşamba

Roz Kohen: İstanbul'da Yazlık Ev Kültürü: 1950'li ve 1960'lı Yıllar...

© Roz Kohen
- Melahat Hanım'ın Bostancı Vukela Caddesi'ndeki evi
(1954)
 
© Roz Kohen
- Deli Mansur'un Suadiye'deki evi
(1957)
Roz Kohen "Yahudi İstanbul'unu / İstanbul Yahudileri'ni" anlatıyor: İstanbul'da Yahudiler ve Yahudi Yaşamı

[KanalKultur] - Çocukluğumuzda, 1950'lerde başlayan yazlık ev kültürü, 1960'ların sonuna kadar devam eder... Bu yaklaşık 20 yılın içinde, her yaz mevsiminin dört ayı, kiraladığımız bahçeli evlerde Bostancı'dan Göztepe'ye kadar uzanan sahil şeridinde ve birkaç yılı da Büyükada'da geçer.

Okullar kapanır kapanmaz bahar zamanı anlaşacağımız evlerin sahiplerine haber ulaştırır; gelmek üzere olduğumuzu bildirirdik.

Bir pazar sabahı da bir kamyonet ve birkaç taşıcıyı, sabah erkenden gelir; taşıcılar buzdolabını, yatakları, kapkacağı ve yazlık giyim eşyalarını, birkaç sandalye ile eskice bir masayı toplayıp kamyonete yüklerdi. Kamyonetle birlikte Kabataş'tan araba vapuruna, oradan da Üsküdar'a geçerdik.

Aynı gün, birkaç saat içinde bizim için yaz başlardı.

Yaz demek rahat giyimler, ayaklarda terlikler, hasır şapkalar, pazarlarda alış-veriş, bol deniz ve güneş, deniz kıyısı sefaları demekti...

Şehir gürültüsünden uzak, nadide komşuluklar ve Yakacık, Çamlıca, Kozyatağı, Pendik, Kartal ve hatta Yalova gezileri, bu aylarda yer alırdı.

© Roz Kohen
- Kuzguncuklu akrabalarımızla Çatalçeşme'deki
Muazzez ve Mustafa Ersoy'un evinde (1965)
Kaldığımız evleri ev sahiplerinin adlarıyla anımsarım: Büyükada'dakiler Margorit'in, Maryola ve Katarina'nın evleri diye bilinirken; Kadıköy kıyısındakiler Operatör Melahat Hanım'ın, Deli Mansur'un; Naşifer Hanım'ın, Muazzez Hanım'ın ve Mihriban Hanım'ın evleriydi.

Aslında bu hanımların hepsi evliydi; ama nedense alış-verişimiz ve komşuluğun etkisiyle olmalı, evleri de hanımlarına mal etmişiz..

Evlerin çoğunda yaşıtlarımız çocuklarla unutulmaz arkadaşlıklar kurardık.

Yaz aylarının diğer unutulmaz faaliyetleri arasında açık hava sinemalarına gitmek vardı. Bostancı plajınınki tam deniz kıyısındayken, bir başka uğrak yerimiz önceleri Çınardibi'ndeki Çiçek Sineması, daha sonraları da Santral'daki Budak Sineması'ydı.

© Roz Kohen
- Santral'da son yazlığa gittiğimiz ev
- ablam, ben ve ev sahibi Mihriban Hanım (1967)
1967 yılından sonra Santral, Caddebostan, Suadiye semtlerinin ev sahipleri bahçeli evlerini yavaş yavaş müteahhitlere teslim etmiş; yerine apartman daireleri inşaatı hızla yükselirken, yaz aylarında bu semtlere gelmeye alışmış olan İstanbullullar artık Avrupa yakasındaki eski apartmaları terk edip, bu yöredeki dairelere taşınmaya başlamıştı.

Yazın evlerini dört aylığına kiralamak da bu evlerin sahipleri için cazibesini yitirince, Kadıköy yakasındaki yazlık evler yavaş yavaş apartmanlara ve şehirleşen semtlere yerine bıraktı...

Yaz aylarında yazlık ev kiralamaya alışık aile ve akrabalar da karşıya taşınmamışlarsa, bu aylarda artık 2-3 haftalık kısa tatillere çıkıp Erdek, Armutlu, Marmara Ada, Sile ve hatta Bodrum ile Marmaris'e gitmeye başladı... [KanalKultur]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder