[© Musa Baran - KanalKultur] - Bademler Köyü Tiyatrosu: Ünlü Alman düşünürü ve şairi Friedrich Schiller (1759-1805), "Das Theater ist eine moralische Errichtung" diyerek, tiyatronun en anlamlı tanımını yapmıştır. Öyledir. Tiyatro, bir eğitim, edeb-erkân yeridir.
Bademler köyüne gelen bir gazeteci, köyün tiyatro oyuncularından Mehmet Uran'a "tiyatro ne demektir?" diye sormuş. O da "tiyatro edeptir" deyivermiş. Burada Schiller'le Mehmet Uran'ı dengelemek istemiyorum, onları söyleten nedenleri karşılaştırmak istiyorum. "Tiyatro maskaralıktır" denen bir ortamda, elbette ki, "tiyatro edeptir" denecektir. Belli koşullar, belli sonuçlar doğurur...
1930-35 yıllarında, Bademler köyünde öğretmenlik yapan Mustafa Anarat, Kurtuluş Savaşı'na katılmış, Cumhuriyet Dönemi'nin ilk öğretmenlerinden, hem de devrimcilerinden biriydi. Köylülere tiyatroyu önerdi ve ilk kez çeşme başındaki alanda, "Yarım Osman" oyununu görüntüye getirdiler. Zaten orta oyunlarına aşılanmış olan gençler, bu oyunu da beceriyle başardılar. İşte o gün bu gün Bademler'de "theatral oyunlar" oynanmaktadır. 1969 yılında Bademler köyü, hayırsever bir iş adamının yardımıyla, özel tiyatro binasına da kavuştu. Sürekli değil, ama az da olsa oyunlar oynanmakta, şenlikler o tiyatroda düzenlenmektedir.
1964 yıllarında Necati Cumalı'nın konusunu Bademler'den aldığı "Susuz Yaz" öyküsü, Metin Erksan'ın yönetiminde, köyde filme alındı. Oyuncular Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş'tı; ama diğer oyuncular olsun, figüranlar olsun, hepsi de Bademler'dendi. Bu film, Berlin'de "Altın Ayı" ödülünü kazandı...
Bademlerliler, kadın erkek hiç ayırım gözetmeden, tiyatroya gider ve hepsinin de gözleri oyunculara dikilir, kulakları sözlere açılır. Oyuncular olsun, konuşmacılar olsun, Bademlilerin tiyatro edebine, dinleme ve ilgilerine hayran olur; özellikle konuşmalarında coşku duyar. İşte bu olgu, onların erkan yetirmiş olmalarından yani toplumsal uyuşmayı özümsemiş olmalarından kaynaklanır.
Bademler'de, "Kültür ve Sanat" dernekleri de vardır. Devlet kuruluşu olarak ilk öğretim okulu, "Sağlık Yurdu" ve bir de kitaplık bulunmaktadır. Bunların yanısıra oldukça geniş kapsamda sözü edilen, hem de ziyaret edilen bir "Çocuk Oyuncakları Müzeciği" vardır. 1985 yıllarından bu yana, uluslararası ilgi görmüş pek çok yayınları yapılmıştır. Söz konusu oyuncaklar, aslında köy çocuklarının oyuncaklarıdır; ama evrensel oluşu vurgulanmaktadır. Antik Çağdan, Orta Çağdan, Avrupa'dan (XVI. yüzyıldan Pieter Bruegel'in Çocuk Oyunları tablosundan) Endenozya'dan, Japonya'dan örnekler vererek bunların benzerleriyle bu evrenselliği kanıtlamaktadır. Örneğin;
Nokta nokta vigül hat / Al sana koca bir surat.
Tocka tocka zapı taya / Nosik rotik abarotik
Ne yazık ki, Bademler'de o göreneksel oyunlar oynanmıyor artık. [© Musa Baran - KanalKultur]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder