Bu Blogda Ara

12 Eylül 2013 Perşembe

Ece Çayırlı: Referandum - Anlayana sivrisinek saz...

[© Ece Çayırlı - KanalKultur] - 12 eylül'deki anayasa referandumuna günler kala siyasi partilerin hareketliliği artık iyice arttı. Medya; miting, açılış ve iftarlardan oluşan gürüntülerle dolup taşıyor.

İpi kim göğüsleyecek henüz belli değil ama, parti liderlerinin gösterdiği performansın sonuca birebir etki edeceği kamuoyunda herkes tarafından iyice kanıksanmış durumda. Bundan dolayıdır ki, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ana muhalefet partisi lideri Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu günlerdir il il, ilçe ilçe dolaşıp seçmenleri ikna etmeye çalışıyor.

Bu bağlamda bir unsur dikkat çekiyor: Başbakanın söylemlerinde, konulara yaklaşımında, üslubunda; kısacası retoriğinde eskiye oranla bir değişme yok – hitabı, vaaz veren bir din adamı gibi – ses modülasyonunda monotonluk bulunmuyor; ses modülasyonu bilhassa söylemek ve vurgulamak istediği konulara göre başarılı bir şekilde yükseliyor ya da alçalıyor.

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na gelince:

O da henüz yeni seçildiği görevine; bu nedenle yaptığı konuşmalara ısınmış gibi görünse de parti mitinglerinde ve televizyon söyleşilerinde, gösterdiği performansın hayli gerisinde kalıyor. Bu durum, onun gelebilecek sorulara hazırlansa bile; bu konuda danışmanlarınca yeterli bir şekilde hazırlanmadığını ve desteklenmediğini ortaya koyuyor.

Başarılı ve ipi göğüsleyebilecek bir sonuç için, medya danışmanlarının her kim veya kimlerse, acilen Kılıçdaroğlu'nun miting konuşmalarını içerik olarak gözden geçirmeleri ve yeniden düzenlemeleri gerekiyor. Bunun için dünya tarihinde Sokrates, Cicero, Mahatma Ghandi, Martin Luther King ve Obama gibi hitap yeteneği oldukça yüksek, retoriği iyi konuşmacıların özelliklerine bakmaları yeterli olacaktır.

Özetlenecek olursa, Kılıçdaroğlu büyük bir dinleyici kitlesine hitap edip, onları etkileyip, amacı doğrultusunda oy kullanmalarını sağlamak istiyorsa, şu birkaç unsuru göz önünde bulundurursa yarar görecektir:

1. Referandum kampanyasında yapılan konuşmalar bir bütün olmalıdır. Konuşmanın strukturu hep aynı kalmalıdır ve dört kısımdan oluşmalıdır:

Bir: Giriş kısmı

İki: Can alıcı söylemlerin sıralanacağı ana kısım

Üç: Liderin / partisinin öteki partilere göre yapacağı değişikliklerin ve vaadlerin bulunduğu, toparlama kısmı

Dört: Söylemlerin kısa kısa tekrarlandığı bitirme kısmı.

2. Bir kampanyada "söylemler" çok önemlidir ve etkili şekilde lider tarafından ses tonu ile vücut dili kullanılarak her ilde, ilçede yapılan mitinglerde aynı şekilde kısa ve öz dinleyenlerin – sıcağa / soğuğa ragmen – belleğine kazınacak şekilde tekrarlanmalıdır.

Örneğin referandumda niçin "hayır" oyunun kullanılması gerektiğini Kılıçdaroğlu kampanyasını "istismar" bağlamında şu şekilde söylemlere dökebilir / veya dökebilirdi:

a ) "Hayır!" Çünkü: "Hukukun istismarına karşıyız!

Örnek 1: HSYK yapısının değiştirilmesi, "değişiklik" söylemine rağmen Adalet Bakanı'nın ve Müsteşar'ın o yapı içerisinde mevcudiyetinin korunması...

Örnek 2: İşçi ve memura sendikal hakların "kısıtlanması"...

b) "Hayır!" Çünkü, dinin ve inancın istismarına karşıyız!

Örnek 1: Baş örtüsü problemi...

Örnek 2: Muhafazakarlığın istismarı...

c) "Hayır!" Çünkü, tarihin istismarına karşıyız!

Örnek 1: Başbakanın kendisini ve savunduğu düşünceleri 12 eylül mağduru olarak göstermesi...

Örnek 2: İnönü'nün polemik konusu yapılarak, cumhuriyeti kuranlarla hesaplaşılmaya çalışılması...

d) "Hayır!" Çünkü, etnik istismara karşıyız!

Örnek 1: Dersim olaylarının çarpıtılarak anlatılması...

Örnek 2: Boy, soy tartışması...

e) "Hayır!" Çünkü, ekonominin istismarına karşıyız!

Örnek 1: "Güçlü Türkiye" denip, kötüleşen ekonomik dengeler...

Örnek 2: Büyük halk kitlelerinin sistemli bir şekilde fakirleştirilmesi ve yapılan yardımlar aracılığıyla düzenli olarak bu kesimlere nüfuz edilmeye çalışılması...

Konuşamasının üçüncü kısmında, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu, partisinin geleceğe yönelik vaadlerinin neler olduğunu; hangi konularda ne gibi iyileştirmeye gideceğini, kısa ve öz anlatmalıdır! Hazırlanmış biriken problemlere yönelik raporları var mı; ekibi kim; kurmayları kim açıklamalı. İnsanlar / seçmenler kime ve hangi konularda nasıl güveneceklerini bilmek isterler. Bu onların en doğal hakkıdır.

Bitirme kısmında arkasında ona refakat eden kurmaylarını da yanına çağırarak, kendilerini dinleyen kitleyle beraber söylemler tekrarlanmalıdır.

Örneğin:

a) "Buradayız!" Sizden "hayır" demenizi istiyoruz. Çünkü, siyasi istismara dur demenizi istiyoruz!

b) Buradayız!" Sizden "hayır" demenizi istiyoruz. Çünkü, dinin ve inancın istismarına dur demenizi istiyoruz!

c) Buradayız!" Sizden "hayır" demenizi istiyoruz. Çünkü, etnik istismara dur demenizi istiyoruz!

d) Buradayız!" Sizden "hayır" demenizi istiyoruz. Çünkü, tarihin istismar edilmesine dur demenizi istiyoruz!

e) Buradayız!" Sizden "hayır" demenizi istiyoruz. Çünkü, ekonominin istismar edilmesine dur demenizi istiyoruz!

Toparlamak gerekirse, bir bütün içinde kurgulanmış bir referandum – veya sonrasında seçim – konuşmasının hedef aldığı kitlelere ulaşma şansı hayli yüksektir. Konuşmacı ve konuşması birbiriyle örtüşen bir marka olmalıdır. Televizyonun sesi kısık bile olsa liderin vücut dilinden hangi konu hakkında konuştuğu belli olmalı, anlaşılmalıdır.

Umudum, sıraladığım bu kısa önerilerin ana muhalefet partisi liderinin, Kılıçdaroğlu'nun kurmaylarınca dikkate alınmasıdır. Başabaş giden bir referandum kampanyasında kaybedilebilecekten çok kazanabilecek oyların öneminin bilinmesidir... [© Ece Çayırlı - KanalKultur]

[27 Ağustos 2010]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder