Bu Blogda Ara

9 Temmuz 2013 Salı

Behice Boran'ın Mektupları

"... ben hapis yatmakla ayrı bir çile, meşakkat çekiyor da değilim, bir kahramanlık da değil mahpus yatmak. Bir 'acıma duvarı'nın duvarı da değiliz. Hiçbir yerde, hiçbir zaman sosyalizme giden yol; dikensiz, taşsız, dümdüz, 'şahane' bir yol olmamış. Yüzyılların ötesinden sürüp gelen mücadelede; hapse atılanların, haksızlığa ve bin türlü belaya uğrayanların biz ne ilkiyiz, ne de sonuncusu olacağız. Bir çile söz konusu olacaksa, buna insanlığın genel çilesidir denebilir ancak, içeride de çekilir dışarıda da. Ama ben bu düzeyde ve anlamda dahi 'çile' sözcüğünü ve bu sözcüğün ifade ettiği düşünce ve bakış açısını sevmiyorum. Bilimsel açıdan gerçekçi ve geçerli, ahlaki açıdan haklı bir davaya inanış ve kendini veriştir bu sadece. Ne çile, ne fedakârlık, ne kahramanlık söz konusudur aslında. Bunların hepsi var olabilir, ama sorunun özü, aslı bunlar değildir. Bireysel açıdan ve düzeyde, sadece insan olmanın gereğidir. İnsan olmak da kolay değil elbette. Ama insan olmanın zorluğundan ne yakınılır, ne övünülür. İnsan olmanın gereklerini yerine getirmekten mutluluk duyulabilir, duyulmalıdır ancak. Bu yazdıklarım biraz 'edebiyat', 'süslü sözler' gibi gelebilir. Hatta 'bu da bir çeşit övünme' denebilir. Değil oysa. Gerçekten doğru bildiğim, inandığım bir anlayış bu. Böyle bir 'insan olma' çizgisine ben varabildiğimi de iddia etmiyorum. Ama isterdim, amacımdır."

[Behice Boran, 29 Kasım 1973]

[KanalKultur] - Türkiye'nin ilk kadın sosyoloğu, ilk kadın Marksist kuramcısı ve ilk kadın parti genel başkanı olarak bilinen Behice Boran'ın son nefesine kadar yaşattığı devrimci ve mücadeleci ruhu, Tarih Vakfı Yayınları'nın derlemesiyle yıllar sonra ortaya çıkan, ailesine ve yakın dostlarına yazdığı mektuplarla yeniden hayat buluyor.

Tarih Vakfı Yayınları'ndan çıkan "Behice Boran'ın Mektupları", Türkiye'de siyaset ve kadın denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Behice Boran'ın hem akademisyen hem milletvekili hem de sosyalist kimliğini, hapishane duvarlarının soğukluğu ve devrim ateşinin sıcaklığı ile birlikte iki farklı cilt olarak aynı anda okuyuculara aktarıyor.

Tuba Akekmekçi ve Tuğba Yıldırım editörlüğünde hazırlanan 282 sayfalık kitabın ilk cildi, 1932-1984; 336 sayfalık ikinci cilt ise, 1932-1986 yılları arasında yazdığı mektupları içeriyor. Siyasi görüşleri nedeniyle okuldan uzaklaştırıldığı günlerden Türkiye İşçi Partisi Başkanı olduğu zamanlara, 1971 muhtırası ile 15 yıl hapis cezasına çarptırıldığı çalkantılı dönemlerden 80 darbesinden sonra yurtdışındaki sürgün günlerinde çektiği vatan hasretine kadar, bir siyasetçi, akademisyen ve sosyolog olarak iz bırakan özgün ve özgür bir kadının dünyası, en sade ve en gerçekçi biçimiyle, Türkiye tarihine not düşen çarpıcı detaylarla bu iki ciltte.

Doç. Dr. Behice Sadık Boran

1910 yılında Bursa'da dünyaya geldi. Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar'ın Bursa'ya girmesiyle birlikte ailesiyle İstanbul'a göç etti. Orta öğrenimini önce Fransız okulunda, ardından Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde yaptı. 1927'de orta, 1931'de lise kısmını birincilikle bitiren ilk Türk kız öğrenci oldu. Michigan Üniversitesi'nin teklif ettiği bursu kabul ederek sosyoloji doktorasını tamamladı. 1939'da Türkiye'ye döndü ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Sosyoloji Bölümü'ne doçent olarak atandı. Aynı dönemde Yurt ve Dünya ve Adımlar dergilerinin yayın faaliyetine katıldı. 1946'da Nevzat Hatko ile evlendi. 1948'de siyasi görüşleri nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldı. 1950 yılında kurucusu ve başkanı olduğu Barışseverler Cemiyeti, Menderes hükümetinin Kore'ye asker göndermesini kınayan bir bildiri yayımlayınca 15 ay hapis cezası aldı.

1962'de Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. 1965 seçimlerinde Urfa'dan milletvekili seçildi. Fransızca, İngilizce ve Almanca biliyor olmasından dolayı TİP'in dış ilişkiler sorumlusu olarak birkaç dönem Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'yi temsil etti. TİP genel başkanı Mehmet Ali Aybar'a karşı tavır aldıktan sonra 1970 yılındaki parti kurultayında genel başkan seçildi. Siyasi partilerdeki genel başkanların sadece yüzde 4,1'inin kadın olduğu Türkiye'de 1970 senesinde sosyalist bir partinin genel başkanı olarak önemli bir ilke imza attı. 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte tutuklandı ve partisi kapatıldı. 15 yıl hapis cezası aldı. 1974 yılında ilan edilen genel aftan yararlanarak serbest kaldı. 1975'te tekrar kurulan TİP'in genel başkanı seçildi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından kısa süre ev hapsinde tutuldu. 1981'de yurttaşlıktan çıkarıldı. Türkiye dışında iken TKP ile TİP'in birleşme kararı aldıklarını duyurdu ve iki gün sonra da öldü. Cenazesi Türkiye'ye getirildi. TBMM ve İstanbul'da düzenlenen törenlerin ardından 18 Ekim'de İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. [KanalKultur]

Tuba Akekmekçi / Tuğba Yıldırım [Editörler]: Behice Boran'ın Mektupları - I (1932 - 1984). Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2013, 282 S., ISBN: 9789753332934; Tuba Akekmekçi / Tuğba Yıldırım [Editörler]: Behice Boran'ın Mektupları - II (1932 - 1986). Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2013, 336 S., ISBN: 9789753332927

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder