Bu Blogda Ara

17 Ekim 2013 Perşembe

İsmail Engin: Türkiye'nin Kültürel Renkleri ya da Bütün Renkleriyle Türkiye

İsmail Engin
[İsmail Engin] 2008 Frankfurt Kitap Fuarı'nın 'Konuk Ülkesi' / 'Onur Konuğu' Türkiye idi.

Türkiye 60. Frankfurt Kitap Fuarı'nda "Bütün Renkleriyle Türkiye" sloganıyla yer aldı. Bu sloganın gerekçesi de şu şekilde açıklandı:
"Turkey in all its colours"
These days we experience different attempts to divide the world: The conflicts between Muslims and Christians, various monoethnic identities are all represented as if they were the unchangeable fate of the world's countries. Turkey has also been under close scrutiny for a long time due to her relations with the European Union. The discussions lead to the impression that both the European Union and Turkey are one-dimensional and monolithic entities. It seems to be that there are just two evident paths to walk on and that there is a line of division between Turkey and Europe.
Yet Turkey has many other options beyond this either/or. The Republic of Turkey, founded on a history of several hundred years of cultural coexistence, carries today the legacy of this incredible cultural richness. A closer look at literature, music, architecture and arts in Turkey reveals the influences of the Balkans, the Arabic and Persian traits and the contribution of the different ethnic and religious groups within the country. One can easily discern how all these aspects enrich and further each other, and how closely they are interweaved.
As we are opening our culture to the world, it is of no use to discuss which aspect is really Turkish and which a hybrid. We should respect and embrace this historical legacy of cultural diversity with gratitude. We should not adapt an ignorant and defensive attitude and deny this historic exchange and what we have in common. We have to learn to accept and appreciate the diversity we carry in us. This legacy is still alive in the Turkey of today, more than in any other country. If we can accept the richness and the plurality of identities as a pivotal power in our culture by pushing them into the foreground, we will be liberated from narrow-mindedness; this will lead to a greater awareness of the current potential of our country."
"Bütün Renkleriyle Türkiye"
Dünyamız bugün çeşitli şekillerde ikiye bölünmeye çalışılıyor: Müslüman-Hıristiyan çatışmaları, çeşitli etnik tek kimliklilikler ülkelerin kaderi gibi gösteriliyor. Türkiye de bir süredir Avrupa Birliği karşısında sınava tabi tutuluyor. Sanki Avrupa Birliği de Türkiye de tek renkli tek biçimli bir bütünlük oluşturuyormuş gibi, ortada seçilecek iki net yol varmış gibi; ayrım çizgisi Avrupa ile Türkiye arasından geçiyormuş gibi bir tartışma sürdürülüyor.
Oysa Türkiye bu ikiliğin çok ötesinde şanslara sahip. Çok zengin kültürel kaynaklarla yüzyıllarca süren bir tarihi birlikteliğin ardından kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, şu an büyük bir kültürel mirasın da taşıyıcısı...
Edebiyatımıza, müziğimize, mimarimize, sanatımıza baktığımız zaman, Balkan, Arap, İran vb. etkilerini, kendi içimizdeki çeşitli etnik ve dinsel grupların katkılarını, tüm bunların birbirini zenginleştirip geliştirerek nasıl iç içe geçtiklerini görmek mümkün.
Kültürümüzü dünyanın dikkatine açarken hangi unsurun has Türk, hangi unsurun melez olduğu gibi bir tartışmaya girmek yerine, bu tarihi, bu iç içe geçişi öncelikle takdir etmeli ve şükranla karşılamalıyız. İnkârcı, savunmacı bir tutumla tarihsel paylaşımları, yüzyılların alışverişini görmezden gelmek yerine bu tarihe ve şimdi içimizde barındırdığımız çeşitliliğe sahip çıkmalı, hakkını vermeliyiz. Ne de olsa bugün her ülkeden öte ve fazla bir şekilde bu miras bizim topraklarımızda yaşatılıyor.
Kültürümüzün zenginliğine içerdiği kimliklere sahip çıkarak, bünyemize katarak öne çıkartmak, bizi hem kompleksli bir dar görüşlülükten kurtarıp özgürleştirecek, hem de ülkemizin mevcut gücünün çok daha rahat görülmesini sağlayacaktır."
* * *

Bu arada Türkiye'nin konuk ülke olması vesilesiyle Türkiye'deki yazarlar arasında kimi tartışmalar da yaşandı. La Repubblica'da 8 ekim 2008'de kaleme alınan "Türkiye, İhanet ve Polemik Arasında Frankfurt'ta" / "La Turchia a Francoforte tra polemiche e defezioni" başlıklı bir yazıda konuyla ilgili özetle şunlar kaydedildi:

Devamı için bkz. → Türkiye'nin Kültürel Renkleri ya da Bütün Renkleriyle Türkiye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder