Hasan Gürgenarazili |
Absurdistan vatandaşı bazı "user"ler, köyün delisinin dışında her nasılsa yokluğumu hissetmişlerki, e-posta kutuma gönderdikleri 'nâme'lerle ülkelerinin gidişatıyla ilgili, komşularının ve halet-i ruhiyelerinin ahvalleriyle ilgili havadisleri iletmeye başladılar.
'e-Nâme' adını verdiğim 'Absurdistan'ın çeşitli izahatlarını, orada gelişen olayları ve 'Absurd'larla 'Absurde'lerin psiko-analizlerini içeren e-postaları zaman buldukça sizlerle paylaşıyorum.
Bunlardan biri de bir 'zombi' tarafından kaleme alınan aşağıdaki e-Nâme.
'Satılmış Ruhlar Alemi'nin Zombisi' şunları yazıyor:
"Hiç kardeşim,
Bir süredir Absurdistan'da seni göremiyorum. Herhalde hayatla cebelleşiyorsun. Burada herşey daha da absurd oldu.
Anlatmaya nereden başlasam ki:
Absurdistan ahalisi, görülmemiş bir şekilde 'Absurd' kimliğine sahip çıkmaya başladı. Hatta 'Absurdistan'dan hikâyeler' köyü dahi kuruldu. Köyün muhtarlığına Absurdistanlı 1Absurd seçildi.
Absurdistanlı 1Absurd'un yaptığı ilk icraat, 'Absurdistan'dan hikâyeler' köyünün delisi 'DeliDivane'yi tımarhaneye attırmak oldu. En son, Akıllılar Tımarhanesi'nin 9. Hariciye Koğuşu'nda olduğu havadisini onu ziyarete giden birilerinden almıştım. O günden bugüne 'DeliDivane'den ses-seda yok. Akıbetini kimse bilmiyor, meçhul...
Geçtimiz gün Bozacı'da karşılaştığım Uçkursuz Feylozof Meyder ise, nick değiştire değiştire nicksiz kaldı. Lakabı 'Nicksiz Meyder' oldu.
Artık İstanbul sokaklarının unutulmaz âşığı Vefalı Uçkursuz Feylozof Meyder, vefasızlıktan dem vuruyor:
'Burada iş, okul, adres, cinsiyet sakın sorma!
İşi olduğunu söyleyenler işsiz, okullu olduğunu söyleyenler alaylı, adres verenler sokak çocuğu, kadın olduğunu söyleyenler erkek, erkek olduğunu söyleyenler kadın çıkıyor.'
dedikten sonra uzun bir süre duraklayan ve derin bir iç çeken eski 'Uçkursuz Feylozof' şimdiki 'Nicksiz' Meyder, bunların arkasından da hemen ekliyor:
'Absurdistanlıların ne ismi, ne de adresi belli... Mesleğini sorarsan, kesin üniversiteli.
Hele ismi; atıyor bir isim ortaya: 'İsmim Hüsnü / Hüsniye'... Soyadı, kesin 'Kuruntu'...
Yaşını da doğru söylemiyor ki, 'yirmibeşinde' yaşı, olsa da elli!
Acaba bekâr mıdır, evli mi? 'Bekârım' diyor, tabii ki, olsa da torun sahibi.'
Yana yakıla bunları bana bir kalemde sıralayınca, 'hayırdır Meyder' diye sormamla patlaması bir oldu:
'Ne hayırı? Hayın, hayın!.. Dostça başlamıştı herşey önceleri sizli bizli; başbaşa kalınca kaçınılmaz sevda sözleriyle.. Canısı, aşkı.. Göz görmüyordu ki, başka kimseleri... Âşık olmuştum önce sesine sonra sözlerine. Ne de olsa o bir tanesi, en güzeli; şaşı da olsa gözleri. Belki de kaba saba biri? Bilemezdimki! Ateş düşünce yüreğe bir kere neylemeli! Görmek isteyince şeklini şimalini; göndermiş meğerse bir katalogtan bir mankenin resmini!..'
İşte böyle Hiç kardeşim. Meğerse bizim 'Uçkursuz Feylozof Meyder', bir aşkla yanıp tutuşuyormuş da haberimiz yokmuş. Meyder, aşkını heryerde izlesin diye, öyle böcek-möcek takmamış, taktırmamış; ortam dinlemesi yapsın diye, habire nick değiştirip duruyormuş. Bunu da nereden anladın diye sorarsan:
'Göndermiş de olsa katalogtan bir mankenin resmini, gün gelir, kesilir ses soluk acaba nerdedir ki? Her an, gece-gündüz yanındayken yoktur artık bir eseri. O şimdi yepyeni nickli; tümüyle değiştirmiş 'kimliğini'...'
demeyi de ihmal etmedi Meyder, ondan.
Sevgili Hiç kardeşim, 'Absurdistan'dan hikâyeler' köyünün tabelasında yazan sloganı en sona saklamıştım: 'Absurdistan'da aşk olur mu?'
Meyder'in şu sözleriyle mektubuma son verirken gözlerinden öperim: 'Ah Absurdistan ah, sana ne demeli? Kimin eli kimin cebinde belli değilki!'
Satılmış Ruhlar Alemi'nin Zombisi" [© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur][18 Mayıs 2009]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder