Bu Blogda Ara

15 Eylül 2013 Pazar

Hasan Gürgenarazili: Biri birine birisi için 'ajan' dedi mi...

Hasan Gürgenarazili
[© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur] - Nice zamandır böyle bir yazı yazmak istiyordum. Nitekim gün bugünmüş...

Absurdistan'da biri birine birisi için "ajan" demiş. Demiş te kıyamet kopmamış. İşte hayat bu ya; malum biri, birine birisi için "ajan" dedi mi hep düşünürüm: "Bunu nereden ve nasıl biliyor?" diye... Ve aslında neyi 'de-şifre' ediyor?

* * *

Hafızamı şöyle bir yokladım. Absurdistan'da yıllar önceydi. Absurdistan Valisi'nin özde atadığı, sözde ise umuma seçtirdiği Absurdistan Sultanı tarafından, Absurdistan gundilerinin hâl ve ahvâllerinin nasıl olduğunu arzetmesi amacıyla fermanla görevlendirilen demokratik bir bilirkişi heyetinden olan, sonradan Absurdistan Kadısı tarafından rapora kaydettiği görüşleri nedeniyle yargılanan zat-ı muhteremlerden baskın şahsiyetiyle dikkatleri toplayan müstesna biriyle hasbihal ederken, söze her ne halt etmeye karıştıysa karışıp, lafımıza tabanca sıkan biri, bir başka biri için "o bir ajan" deyivermişti. Baskın şahsiyetli zat-ı muhterem de "One minute, sen nereden biliyorsun?" diye "hiç" duraksamadan soruverince, o, birisi için "ajan" diyen biri, anında yanımızdan uzaklaşıvermişti...

O günden bugüne yeri gelince düşünürüm, gerçekten birisi için "ajan" diyen biri, bunu nereden ve nasıl bilir diye?..

* * *

Malum, ajan sözlüklerde "bir devlet veya teşkilat hesabına 'gizli' olarak çalışan, bilgi toplayan kimse veyahut casus" olarak geçer. Birisinin "ajan"lığını de-şifre eden biri herkesin ulaşamadığı o 'gizli' bilgiye yahut 'gize' nasıl ulaşır?

Hem Refik Halit Karay, "milyonlar sarfederek mâhir ajanlar kullanırlar" demiyor muydu? "Sıradan" bir insanın de-şifre edeceği bir ajan için niçin milyonları sarfetsinler?

Şayet, gizli bir şeyi görüp anlamak isteyen; bir devletin askeri, siyasi ve ekonomik 'sır'larını başka bir devlet hesabına gizlice öğrenmekle 'görevli' kimseye 'casus' deniyorsa, onun 'casus'luğunu kim de-şifre eder yahut edebilir?

Kuşkusuz, bir teşkilat hesabına çalışan çalışan birini, ancak 'karşı-teşkilat' de-şifre edebilir. Kısacası, o yetenekte ve görevde, o metotları kullanan bir başkası... Vatan şairi Namık Kemal, her ne kadar, "casus kullanmayı milletimizin şanına yakıştıramadım ki..." diyorsa da...

O halde, ajanlık veya casusluk ile ajanı veya casusu de-şifre etmek, kişiye mahsus değil, "örgütlü" birşey.

Madem ajanlık ve de-şifrecilik örgütlü, bir de "örgüt retoriğinde veya jargonunda" ajan nasıl geçiyor, ona bir bakalım: "Ajan, etki ajanı".

Peki, örgüt jargonunda geçen "etki ajanı"nı de-şifre edene ne denilebilir? "Tepki ajanı" olmasın?..

Velevki, birisi için "o bir ajan" diyerek onu "de-şifre" eden biri, Absurdistan Valisi'nin "gizli teşkilatı"nın umuma açık raporlarına dayanarak ya da gönderme yaparak kamuoyu oluşturuyorsa?.. Ona ne demeli? Başını kuma gömmüş erkek bedenindeki bir Mata Hari (Margaretha Geertruida Zelle) mi?

* * *

Ezcümle, her kim ki, birisi için "o bir ajan" diyorsa, böyle bir emir getiren kimseyi mel'unlar zindanına koyup casustur diye duvardaki halkalara muhkem bağlamak ve anırmasını orada sağlamak gerekiyor... Veya daha kestirmeden, "hiç" 'One munite' demeden, bu paçozu, 'kafa mı buluyorsun' deyip, 'kafayı kodun mu oturtmak' gerekiyor... [© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur]

[24 Mart 2009]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder