Bu Blogda Ara

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Hasan Gürgenarazili: Fatih Sultan Terim

Hasan Gürgenarazili
[© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur] - Bu hafta bir ilki deneyim, biraz da spordan bahsedeyim... Pek rağbet görmeyeceğini biliyorum. Neticede, benim gibi "araştırmacı-yazarlar" arttıkça ve "internet sütunları"nı doldurdukça, "kötü" de yazsam göze batmayacağım.

2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Viyana Ernst Happel Stadı'nda Hırvatistan'ı "destan yazarak" eleyen ve yarı finale çıkan Türkiye, "mucizenin adı" olunca, bu "mucize" dışarıdan ve içeriden nasıl görünüyor, merak ettiniz mi?

Rüştü'nün fuzuli bir şekilde kalesini terketmesinin ardından Ivan Klasniç'in golüyle kesin bir şekilde yarı finaldeymiş gibi Hırvatların büyük bir coşkuyla sevindiği anda, Alman spiker Bartels şunları söylüyordu: "Hırvatlar gerçekten de yarı finalde mi? Bu hedefe sadece birkaç saniye daha var ama kuşkuluyum. Türkiye, son iki maçında son saniyede attığı gollerle yeniden dirilmişti. Henüz maç bitmedi, bakalım mucize tekerrür edecek mi?"

Evet "mucize" tekerrür etti ve Türkler Hırvatları yendi. Yediği golün akabinde Rüştü, tüm oyuncuları ileri; orta sahaya yakın bir yerden atılan serbest atışla da topu rakip ceza sahasına gönderdi. Semih, topu Hırvatistan ağlarıyla buluşturduğunda, spiker "Goool... İnanılmaz! Çılgınlık bu! Türkler yine başardı" diye bağırıyordu...

Kaleci Rüştü'nün maç eksikliğine rağmen, penaltılar sonucunda turu geçen taraf Türk Milli Takımı oluyordu.

Alman televizyonu, kısa bir aranın ardından hemen Berlin Kreuzberg'teki – ki "Küçük İstanbul" namıyla anılıyor – muhabirine bağlanıyor; muhabir de şunları seyirciye aktarıyordu: "Maç bitiminden hemen 2 dakika sonra Türkler arabalarına doluşmuş bir şekilde meydana ulaşmıştı."

2 kez denemelerine rağmen aylarca süren kuşatlamaları sonucunda çadırlarını dahi savaş alanında bırakarak Viyana önlerinde bozguna uğrayıp gerisin geriye yalın ayak başı kabak kaçan Türkler, Viyana'daki maçın bitiş düdüğüyle birlikte, değil Viyana, Almanya'nın başkenti Berlin'de meydanları "fethetmiş"; yer kırmızı, gök beyaz olmuştu...

Ertesi günkü gazete başlıkları ve haber yorumları aslında herşeyi net bir şekilde açıklıyordu:
  • ABD - ESPN Televizyonu: ''Viyana kenti, 1683'teki Viyana Kuşatması'ndan bu yana bu denli büyük bir mücadele yaşamad?''; ESPN yorumcusu, ''Türkler'in gücünü, cesaretini ve yorulmazlığını selamlıyoruz''.
  • Abola: "Acımasız Türkler"
  • AFP: "Geri dönüşün kralı yarı finalist"
  • AS: "İnanç Türkler'i yarı finale taşıdı"
  • Berliner Kurier: "Şaka değil! Yarı finalde Türkiye'ye karşı"
  • Berliner Zeitung: "Yine bir Türk mucizesi"
  • Daily Mail: "Fatih Terim'e 'imparator' diyorlardı, şimdi ne diyecekler"
  • El Pais: "Türk deliliği"
  • Eurosport - "Geri dönüşün kralları Türkiye, yine yaptı".
  • FIFA: "Türkler yine son nefeste vurdu"
  • Figyelönet: "Viyana'da Türk Zaferi"
  • Football365.fr: "Çılgın Türkler"
  • France Football: "Hayret verici Türkiye"
  • Frankfurter Allgemeine Zeitung: "Türkler üçüncü kez geri dönüşlerini kutluyorlar"
  • İsveç TV4: "Bu Türkler kaç canlı!"
  • Javno: "Türkler bizi acımasızca cezalandırdı"
  • Jutarnji: "Türkiye, Viyana'yı salladı"
  • Kölner Stadt-Anzeiger: "Köln, Türklerin eline geçti – Kırmızı beyaz âlem"
  • L'equipe: "Yeni bir Türk mucizesi"
  • La Gazzetta dello Sport: "Türkiye Hırvatistan'ı da geçti yola devam etti" / "Terim'in öğrencileri uzatmalarda imkansızı başardı ve penaltılarla da işi bitirerek Almanya'nın rakibi oldu" / "Türkler peri masalı gibi"
  • La Repubblica: "Türk mucizesi, Hırvatlar eve döndü. Bu Türkler'i anlamak imkânsız.."
  • Le Parisen: "Heyecan uyandıran Türkler"
  • Lequipe:" Yeni bir Türk mucizesi"
  • Mahu: "Allah ebedi"
  • Marca: "Başka bir inanılmaz son. Yine becerdiler.."
  • Nemzetisport: "Allah her zaman onlara yardım ediyor"
  • Origosport: "Türkiye'ye karşı önde oynayan yanar"
  • Samsungsport: "Avrupa'da Türk tehlikesi"
  • Setanta: "Türkler çılgın senaryonun ardından tarih yazdı.. Kupaya doğru koşuyorlar.."
  • Skysport: "Türk lokumu..."
  • Spiegel: "Penaltıların kararı: Türkiye yarı finalde Almanya'nın rakibi"
  • Sport: "Türkiye Hitchcock filmi gibi"
  • Sun: "Türkler dalgasını geçiyor"
  • The Guardian: "Geri dönüşlerin kralı Türkiye"
  • Times: "Hiç bir takım bu skordan maçı çeviremezdi. Ve Türkiye haricinde hiç bir takım bu turnuvada bir takım değil, fenomen ve doğa gücü"
  • TV4: "Bu Türkler kaç canlı?"
  • YAHOO: "Sindirella koşusu"
  • Zoon: "İnanılmaz dirilişin ardından Türkler ilk dörtte"
Kuşkusuz yabancı medyada yer alan yorumlarda "inanç ve Allah'ın işi" olarak ağırlıklı şekilde açıklanmaya çalışılan bu "mucize"yi "doğa gücü" olarak betimleyenler de göze çarpıyordu. "Cuma Namazı"nda maç için "zafer duası" bile edilmişti. "Allah'ın sevgili kulları" bir "fenomen" olarak niteleniyorsa, o "inanç"ta aranmalıydı. "İnancı bütün milletin" hayır-duaları o bitmeyen "nefes"i vermişti... Ne de olsa, The Times'in değindiği gibi, "biri Fatih Terim'in takımının ilerleyişini bir şekilde izaha kalksa, mantıken yenilgiye uğrar"dı.

Bizim taraftaki "aklı selim" müstesna yorumcularımız da bu vakıayı şöyle açıklamaya çalışıyordu:

Ahmet Çakar: Okunmuşuz!... İddia ediyorum Dünya çapındaki hiçbir turnuvada, 100 yıllık futbol tarihinde hiç bir takım bizim kadar şanslı olmamıştır... Kim ne derse desin, Avrupa Şampiyonasında aldığımı bu başarılı sonuçların tek sebebi futbolcular olamaz. 3-5-2, 4-4-2 gibi reel nedenler de olamaz. Bunun adı Allah'ın lutfu ise Allah'ın lutfudur. Bunun adı mucize ise mucizedir. "Anneannesi Hırvat" dediler, Rosetti'yi yıprattılar. Maç boyunca da kötüydü. İlk yarıda Tuncay'a yapılan net penaltıyı vermedi. Ama Rosetti de mistik güçlerin etkisindeydi...

Kazım Kanat: Şimdi Konuşun Terim'i... Bu maçın teknik analizini yapmayacağım. Yaparsam Fatih Terim'in bir dolu çılgınca yanlışlıklarını yazmak zorunda kalacağım. Sadece tek kelime yazayım: 'Takımın tek ön liberosu Mehmet Topal'ı çıkartıp santrafor Semih Şentürk'ü almasının hiçbir teknik yorumu yoktur. Bunun adı çılgınlıktır.... Ama futbol işte böyle bir şey. Terim'in bu yanlış yorumu doğru bitti...

Bu arada, İngiltere'de yayınlanan Daily Mail gazetesi, Fatih Terim'in "imparator" lakabıyla tanındığını belirtip "bu başarının ardından bakalım şimdi nasıl bir onur unvanı bahşedilebilecek?" diye soruyordu.

Bu soruyu biz cevaplayalım: Mademki Terim "mucize"yi "iman ve inanç gücüyle" veyahut da "mistik" bir şekilde gerçekleştirdi; o halde onun adı bundan sonra "Fatih Sultan Terim" olmalı!..

Yazıyı noktalamadan önce, imamlarımız "zafer duası"yla meşgul olurken, aylak kalan milli büyücülerimizi de göreve çağırmayı ihmal etmeyelim. Zira magandaların maçın ardından yine silaha sarıldıkları ve can yaktıkları haberleri de geldi:

Ey milli büyücülerimiz size de magandalarımızın silahlı ellerini "bağlama büyüsü" görevi düşüyor... [© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur]

[25 Haziran 2008]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder