[İsmail Engin - @kanalkultur] Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2 Mart 2016 günü yayınladığı 21515 sayılı "Haber Bülteni"nde 2015 yılı "Evlenme ve Boşanma İstatistikleri"ni konu ediniyor.
Söz konusu istatistiklerde "Yabancı Gelinler"e (ya da "İthal Gelinler"e) ve "Yabancı Damatlar"a (ya da "İthal Damatlar"a) da yer veriliyor.
Buna göre, "İthal Gelinler" / "Yabancı Gelinler" arasında ilk sırada "Suriyeli Gelinler" bulunuyor.
Verilerde "Yabancı Gelin" olarak adlandırılan "İthal Gelinler"in sayısının 2015 yılında 18 bin 814 olduğu belirtiliyor. Bu sayı, toplam gelinlerin % 3,1’ini oluşturuyor.
Uyruklarına göre, "Yabancı Gelinler"in ("İthal Gelinler") % 19'unu Suriyeli gelinler (3 bin 569 kişi) % 14,3'ünü Alman gelinler (2 bin 695 kişi) ve % 8,8'ini de Azerbaycanlı gelinler (bin 653 kişi) oluşturuyor.
Öte yandan 2015 yılındaki 3 bin 566 "Yabancı Damat" / "İthal Damat" arasında Alman damatlar ilk sırada yer alıyor. Bu sayı 2015 yılındaki toplam damatların % 0,6’sına denk geliyor.
Uyruklarına göre, "Yabancı Damatlar"ın ("İthal Damatlar") % 38,4'ünü Alman damatlar (bin 368 kişi), % 7,9'unu Avusturyalı damatlar (282 kişi) ve % 6,8'ini Suriyeli damatlar (241 kişi) oluşturuyor.
Buna göre, Türkiye toplumu, erkek tarafından Suriyelilerle, Almanlarla, Azerbaycanlılarla ("İthal Gelinler"le); kadın tarafından da Almanlarla, Avusturyalılarla, Suriyelilerle ("İthal Damatlar"la) evlenme yoluyla birinci derecede akrabalık bağları kuruyor...
insan ve kültüre dair... | twitter: @kanalkultur | instagram: ismailenginhd | facebook: kanalkultur
Bu Blogda Ara
22 Kasım 2016 Salı
21 Kasım 2016 Pazartesi
Türkiye Toplumunun Tecavüzcüsünün ve Cinsel İstismarcısının Profili
[İsmail Engin - @kanalkultur] Geçtiğimiz günlerde TBMM'ye bir grup Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili tarafından "16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi, mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren düzenlemeye ilişkin (...)" yasa tasarısı önerisi verildi. Kamuoyunda "Cinsel İstismar Önergesi" olarak tanınan girişim, 15 yaşından küçük çocuklara yönelik "cinsel istismar suçu"nun faillerini "cezasız bırakacağı" ve mağdurla failin evlen(diril)mesine yasal zemin hazırlayacağı, "tecavüzü meşrulaştıracağı" düşünceleriyle toplumun değişik kesimlerinde tepki buldu.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) cinsel suçlar, kişilerin cinsel dokunulmazlığını ihlal eden fiiller ve kişisel değerlere yönelik tecavüzler olarak değerlendiriliyor. Kanunda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar; cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz şeklinde düzenleniyor.
2010 yılında, İsmail Altan Tülü, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Disiplinlerarası Adli Tıp Anabilim Dalı'nda Prof. Dr. Hatice Gülsen Erden danışmanlığında "Tecavüz Suçlularında ve Çocuk Cinsel İstismarcılarında Suç Analizi" başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırladı.
Ankara L1 ve L2 Tipi, İstanbul Ümraniye T Tipi, Çankırı, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan 106 tecavüz suçlusu ve 157 çocuk cinsel istismarı suçlusu olmak üzere, toplam 263 yetişkin erkek hükümlünün ve hiç suç işlememiş 100 yetişkin erkek bireyin konu edinildiği araştırmada, cinsel suç nedeniyle hüküm almış yetişkin erkek bireylerin, demografik özellikleri, gelişimsel ve ailesel faktörleri, adli geçmişleri ve suç davranışları, sosyal ilişkileri ve suça ilişkin bilişsel çarpıtmaları ile psikopati arasındaki olası ilişkileri irdeleniyor.
Araştırmanın sonuca göre, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında bir ilişki bulunuyor. (s.108) Keza, çocuk cinsel istismarcısının çocukluğunda yaşadığı cinsel istismar mağduriyet yaşı ile daha sonra bir istismarcı olarak mağdur ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki var. (s.110, 142) Aratırmada, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında ve yanı sıra çocukluğunda cinsel istismar mağduru olduğu yaş ile daha sonra cinsel istismar ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuş. (s.147)
Araştırma bulgularına göre:
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) cinsel suçlar, kişilerin cinsel dokunulmazlığını ihlal eden fiiller ve kişisel değerlere yönelik tecavüzler olarak değerlendiriliyor. Kanunda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar; cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz şeklinde düzenleniyor.
2010 yılında, İsmail Altan Tülü, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Disiplinlerarası Adli Tıp Anabilim Dalı'nda Prof. Dr. Hatice Gülsen Erden danışmanlığında "Tecavüz Suçlularında ve Çocuk Cinsel İstismarcılarında Suç Analizi" başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırladı.
Ankara L1 ve L2 Tipi, İstanbul Ümraniye T Tipi, Çankırı, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan 106 tecavüz suçlusu ve 157 çocuk cinsel istismarı suçlusu olmak üzere, toplam 263 yetişkin erkek hükümlünün ve hiç suç işlememiş 100 yetişkin erkek bireyin konu edinildiği araştırmada, cinsel suç nedeniyle hüküm almış yetişkin erkek bireylerin, demografik özellikleri, gelişimsel ve ailesel faktörleri, adli geçmişleri ve suç davranışları, sosyal ilişkileri ve suça ilişkin bilişsel çarpıtmaları ile psikopati arasındaki olası ilişkileri irdeleniyor.
Araştırmanın sonuca göre, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında bir ilişki bulunuyor. (s.108) Keza, çocuk cinsel istismarcısının çocukluğunda yaşadığı cinsel istismar mağduriyet yaşı ile daha sonra bir istismarcı olarak mağdur ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki var. (s.110, 142) Aratırmada, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında ve yanı sıra çocukluğunda cinsel istismar mağduru olduğu yaş ile daha sonra cinsel istismar ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuş. (s.147)
Araştırma bulgularına göre:
1 Kasım 2016 Salı
Aleviler / Alewiten. Cilt 2 Band: İnanç ve Gelenekler / Glaube und Traditionen
Kitap, »Önsöz | Vorwort«un yanı sıra, makalelerde geçen kaynakların topluca sunulduğu »Kaynaklar | Bibliographie« kısmından sonra İsmail Engin ile Erhard Franz'ın kaleme aldığı »Alevilerde ve Bektaşilerde Dini Yapı | Zur religiösen Führungsstruktur bei Alewiten und Bektaschi« adlı bir detaylandırma; açıklamalı »Tarihsel Kişiler Dizini | Index historischer Persönlichkeiten« ve birinci cildin içindekilerle sona ermektedir. Çalışmada, yeri geldiğinde resimlere, çizimlere, tasarımlara ve karikatürlere yer verilmektedir.
"İnanç Biçimleri ve Dini Hayat | Glaubensvorstellungen und religiöses Leben" adını taşıyan ilk bölümde, beş makale vardır. Bu bölümde Musa Baran »Tahtacılarda Musahiplik Töreni | Die Musahiplik-Zeremonie bei den Tachtadschi« adlı makalesinde, genel bir girişten sonra, Tahtacılar üzerine kısa bilgiler vermekte; ardından musahiplik törenini betimlemektedir. Törende oniki hizmetliler üzerinde de duran yazar, "hayırlı" ve nefeslere açıklık getirmekte, örnekler sunmaktadır. Meydan döşeği, muhabbet ve erkân yetirmeyi de açıklayan yazar, aşına, peşine ve çiğildaş olma konularına da eğilmektedir. Mehmet Yaman, »Alevilikte Kurban Geleneği | Opferriten im Alewitentum« adını taşıyan makalesinde kurban ve dini özelliği ile Alevilikte içeri ve dışarı kurbanlarını, Kurban Bayramı'nın anlamını konu edinmektedir. »Alevi-Bektaşi Kültüründe Semahlar | Der Semah in der Kultur des Alewiten- und des Bektaschitums« başlığını taşıyan ve İlhan Cem Erseven tarafından yazılan makalede semah ve oyun, Anadolu kültürü ve oyun, İslam ve dans ilintilerini irdelenmekte; semahın çeşitleri, oynanışı ve türleriyle ilgili bilgiler verilmektedir...
"Halk İnançları ve Uygulamaları | Volkglaube und Riten" adlı ikinci bölümde altı makale yer almaktadır. Konuyla ilgili ilk makale Kutlu Özen'in »Sivas Alevilerinde Kutsal Yerler ve Yatır İnancı | Heilige Orte und Gräber in der Provinz Sivas« adlı makalesidir. Özen, burada adak, adak adamak, cöher, kurban vb. kavramları açıklamakta; adak yerlerinin fonksiyonlarını değerlendirmekte; yer-su, dağ, taş-kaya, orman-ağaç, evliya kültlerine bağlı adak yerleri üzerinde durmakta; Sivas ve Divriği örneğinde de konuyu ele almaktadır. »Seyyid Battal Gazi Külliyesi'nde Adak ve İnanç Gelenekleri | Wallfahrtsbräuche am Grab des Seyyid Battal Gazi« adlı makalesinde İlyas Küçükcan Battal Gazi ile külliyesi etrafında kümelenen adak, inanç ve sağaltma uygulamalarını aktarmaktadır. »Balıkesir Yöresinde Sağaltma İşlevli Bazı Bektaşi Ocakları ve Bazı Alevi Köylerinde Yatırlar, Kutsal Ağaçlar ve Sağaltma Ocakları | Heiligengräber, Kultstätten und Heilpraktiken der Bektaschi und der Alewiten in der Gegend von Balıkesir« adlı makalesinde Aydın Ayhan Barak Baba, Gazi İnebey Subaşı, Garip Dede, Çırpılı Dede, Uzandede yatırları ile bu yatırlar etrafında kümelenen adak, sağaltma uygulamaları ile yöredeki Alevi-Çepni köylerindeki sağaltma ocaklarını konu edinmektedir. Veli Asan »Tahtacılarda Cenaze Törenleri | Bestattungs- und Totenbräuche bei den Tachtadschi« adlı makalede Tahtacı kültüründe ölüm üzerinde durmakta; ağıtları betimlemekte ve örneklemekte; ölünün kaldırılması, onun yıkanması, giydirilmesi konularını irdelemekte; cenaze töreni ve ölü yemeğine de açıklık getirmektedir. Kemal Astare, »Glaubensvorstellungen und religiöses Leben der Zaza-Alewiten | Zaza Alevilerinin İnanç Biçimleri« başlıklı makalesinde Zazaların dini inançları ve bu inançta dini görevlerdeki hiyerarşi, ocaklar, cem, sanal akrabalık türü kirvelik, oruç geleneksel bayramlar ile değişme üzerinde durulmaktadır...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)