İstanbul'un tasavvuf tarihine ışık tutan "Saltanatın Dervişleri Dervişlerin Saltanatı: İstanbul'da Mevlevilik" Sergisi 2007 Mevlana Yılı'nda, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi'nde sanatseverlerle buluştu.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İslam tarihinin en büyük mistik şairlerinden olan Mevlana Celâleddin Rûmî'nin (1207 - 1273), 800. doğum yıldönümü nedeniyle UNESCO tarafından ilan edilen "Mevlana Yılı"nda, İstanbul'un tasavvuf tarihine ışık tutan bir sergiyi; "Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul'da Mevlevilik" sergisini, sanatseverlerle buluşturdu.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Osmanlı İmparatorluğu'nun görsel arşivinde önemli bir yer tutan İstanbul Mevleviliği'ne ait levha, gravür, fotoğraf ve gündelik hayata ilişkin objelerden oluşan, küratörlüğünü Ekrem Işın'ın, danışmanlığını Prof. M. Baha Tanman'ın yaptığı "Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul'da Mevlevilik" sergisiyle, sema eden, ney üfleyen dervişlerin büyüsüyle, evrenin sınırlarına doğru gizemli bir yolculuğa çıkardı.
İstanbul Mevlevihaneleri'ndeki sanatın, musikinin ve edebiyatın ince örneklerin yer aldığı sergide; Sadberk Hanım Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yıldız Şehir Müzesi, Galeri Alfa, Suna ve İnan Kıraç, Baki Baykara, Ayşe Yetişkin Kubilay, M. Baha Tanman, Ekrem Işın ve Emin Barın koleksiyonlarından derlenen toplam 76 orijinal eser arasında, değer biçilemeyen levhalar, sikkeler, defterler ve semazen kıyafetleri de vardı.
Sergide, özel koleksiyonlardan ve müzelerden derlenen eserler, tasavvuf geleneğinde önemli bir yeri olan İstanbul Mevleviliğini yakından tanıma imkanı sağladı. Sergideki eserler arasında bulunan Şeyh Galib'in Hüsn-ü Aşk'ı, Hamamizade İsmail Dede Efendi'nin kudümü, dervişlerin kaleminden çıkan hat levhaları özel bir öneme sahipti. Özellikle Yenikapı Mevlevihanesi'nin son şeyhi Abdülbaki Dede'nin torunu Baki Baykara'nın koleksiyonundan seçilen fotoğraflar, levhalar, sikkeler, semazen kıyafetleri ve müttekalar, görülmesi gereken eserler arasındaydı. Keza, pek çok yabancı ressamın eserlerini de bulmak mümkündü.
İstanbul'u ziyarete gelen sanatçılar, karşılaştıkları Mevlevî dervişlerini kendi üsluplarıyla aktarıyorlar; kâh bir ayinde sema eden dervişleri resmediliyor, kâh bir Mevlevihane fotoğraflanıyor.
14 kasım 2007 Çarşamba 19:00'da Pera Müzesi'nde gerçekleşen davetle İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde açılan "Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul'da Mevlevilik" sergisi, 15 Kasım 2007 tarihinden, 30 Mart 2008'e kadar İstanbulluların ziyaretine açık kaldı.
İstanbul Mevleviliği
13. yüzyıldan itibaren Mevlevilik, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethiyle Konya'dan İstanbul'a uzanan yolda, İstanbul'un Avrupa rönesansına dönük yüzü nedeniyle Dünya üzerindeki yerini alır. 1491'de kurulan Galata Mevlevihanesi'yle birlikte Balkanlar ve Akdeniz coğrafyasına yayılma imkânı bulduysa da, İstanbul Mevleviliği'nin temelleri 17. yüzyıl ortalarından itibaren İstanbul'daki Mevlevi şeyh aileleri tarafından atılır.
İstanbul Mevleviliği, tarih içinde önemli bir siyasi rol üstlenmekle birlikte, Osmanlı kültür dünyasını şekillendiren kültürel üretim boyutuyla, musikiden hat sanatına, edebiyattan mimariye uzanan çizgi üzerinde, Doğu ile Batı arasındaki entelektüel ama aynı zamanda tinsel bir köprü olur. Sözün zerafetini, kalbin evrenselliğini ve ruhun yüceliğini temsil eder; sembolizmini, gündelik hayatın dokusuna yayarak, maddeye ruh veren çabayla, giyim kuşamdan sıradan eşyaya, sanat eserinden konuşma diline kadar geniş bir kültür yelpazesinin mimarlarıdır.
"Saltanatın Dervişleri,Dervişlerin Saltanatı: İstanbul'da Mevlevilik" / 15 kasım 2007 - 30 mart 2008, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Sergi Salonu, Meşrutiyet Caddesi No: 47 Tepebaşı / Beyoğlu – İstanbul, Tel.: 0212 334 09 00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder