© Roz Kohen - O sıralarda 50 bin kişilik Las Cruces üniversite kentinin pazar yerinde - Las Cruces, New Mexico, 6 ağustos 1983 |
[KanalKultur] - Yetmişli yıllarla birlikte, bizim çekirdek ailemizin hayatı değişti. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan eşim, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüksek lisans eğitimi yapmak istiyor; İsrail'deki ailesi de onu A.B.D.'ye "göç" etmesi açısından teşvik ediyordu.
Tüm Türkiye'de olduğu gibi, İstanbul'da da siyasi olaylar, gündelik hayatın bir parçası haline gelmişti ve giderek daha tedirgin edici, ürkütücü bir yön almıştı. Öğrenci olayları, öldürülen öğrenciler, üniversitelerin zaman zaman eğitime ara vermesi, sağ - sol çatışmaları, siyasi tutukla(n)malar, grevler, gaz tüpü, benzin - mazot, deterjan ve yağ kuyrukları ülke gündeminden düşmüyordu.
Annemle babam ise, kiracı - ev sahibi çatışmaları içindeydi...
Eşim de bu arada doktorasını yapacağı bir üniversite arama çabasındaydı. Ve nihayet, 1981'de A.B.D.'nin New Mexico eyaletinin küçük bir üniversite kenti olan Las Cruces'e, onun doktorasını amaçlayarak göç ettik...
© Roz Kohen - 4 sene ayrılıktan sonra kısa bir tatilde ablam Dora ile Londra'da buluşmamız - 15 haziran 1985, fotoğraf Trafalgar Square'de çekilmiş |
Ester ve İsak Kohen bir süre daha Bomonti'de kaldılar. Babam İsak Kohen'i aniden Şişli meydanında bir arabanın çarpması sonucunda talihsiz bir şekilde kaybettik. Annem Ester Kohen de dul ve yalnız kalınca, 80'li yıllarda İngiltere'de ablamın yanına yerleşti...
Kimisine göre, "Gezginci Yahudi" mitinin bir parçasıyızdır ama, bana sorarsanız eğer, Türkiye'den o yıllarda göç eden pek çok yurttaşlarımız gibi, globalleşmenin öncüleriydik...
Sonuçta, A.B.D.'nin dört ayrı eyaletinde yaşamama rağmen, Amerikan Yahudi toplumuyla pek bir iletişim içinde olmadım. Amerika'nın çalışma sistemine ve eğitimine adapte olabildim, ancak kültürüne uzun yıllar mesafeliydim... İş ve eğitim çevrelerinde aradığımı bulsam da sosyal hayatımda sadece görünüşte ayak uydurmuştum. En darda kaldığım zamanlarda da bir nebze rahatlayabilmek için İstanbul'da kökleşmiş en az beş asırlık Yahudi kültürüne sığınıp, "konuşulan Museviceyi" hatırlamaya başladım. Anılarımda huzur buldum... [KanalKultur]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder