Bu Blogda Ara

21 Temmuz 2013 Pazar

Havva Engin: Dersi Anlamak, Kullanılan Ders Dilini Anlamaktır!

Prof. Dr. Havva Engin
"Fachsprache ist, wenn ich etwas kompliziert ausdrücke, was eigentlich ganz klar ist." (Schüler, 14 Jahre) in: Chlosta / Schäfer 2010: 285)

"Derste kullanılan bilimsel dil, temelinde anlaması kolay bir şeyin, karmaşık olarak ifade edilmesidir." (Öğrenci, 14 yaşında) (Chlosta / Schäfer 2010: 285)

[© Havva Engin - KanalKultur] - Durum Tespiti / Giriş

Son yıllarda yapılan uluslararası araştırmalar, Alman öğrencilerinin okuma seviyesinin düşük olduğunu gösteriyor. Özellikle göçmen kökenli öğrenciler arasında okuma seviyesi hayli düşük olmakla birlikte, bu gruptaki öğrencilerin yarısından fazlası temel okuma seviyesini geçemiyorlar ve okulu ya en düşük diplomayla veya diplomasız terk ediyorlar...

Almanya gibi bilgi toplumu olan ülkeler için bu sonuç vahimdir. Dolayısıyla gerek eğitim politikacıları, gerekse kamuoyu tarafından uzun yıllardan beri tartışılmaktadır.

Bu sonuçlardan yola çıkarak eğitimbilimciler ders dilinin öğrenim sürecindeki önemine işaret etmektedir. Onlara göre, öğrencilerin başarısızlıklarının temelinde, özellikle orta dereceli okullardaki derslerin bilimsel dilleri (Fachsprache) ve terminolojilerinin yeterince kullanılamaması yatmaktadır.
Buradan yola çıkarak, sacede Almanca dersinin değil; bütün derslerin, materyallerinin ve bilimsel dillerinin öğrencilerin anlayabileceği şekilde hazırlaması gerekliliğinden söz edilmektedir.

Geçmişte fen derslerinin kitapları hakkında yapılan araştırmalar, önemli ipuçları verdi. Örneğin, ortaokul düzeyindeki bir matematik ders kitabında ortalama 500 yeni bilimsel terim kullanılmaktadır. Keza, kimya ve fizik kitaplarındaki temel alanı içeren bilimsel terimlerin sayısı 1500-2500 arasındadır. Buna göre, öğrenciler ders başına 9 yeni terimle karşılaşmakta ve bunları anlamak durumundadır (Graf 1989; Petersen / Schymanski 1980; Bremer / Clemens 1980).

Fen derslerinde bilgi ve bilimsel terim kullanma yoğunluğu, öğrencilerin sadece terminolojileri değil, bütün cümleri anlamada zorluk çektiğini ortaya koymuştur ki, bunun sonucunda - öğrencilerin - ders konusu ve o zamana kadar öğrendikleri bilgiler arasında bağ kuramadığı ve bu akabinde dersten kopmasını beraberinde getirdiği sonucunu doğurmuştur (Junk-Deppenmeier / Schäfer 2010: 73).

Konuyla ilgili öğretmenleri içeren anket sonuçları (Tajmel 2010: 174), onların konuya duyarlı olduğunu göstermektedir. Öğretmenlerin % 98'i, her dersin, dil boyutunun da gözönünde bulundurularak işlenmesi gerekliğini vurgulamaktadır.

Bu bilgiyi pratikte neden uygula(ya)madıkları sorusuna, % 80'i öğretmenlik eğitimi sürecinde, konuyla ilgili, hiçbir ders almadıkları cevabını vermiştir (Tajmel 2010: 174).

Ders Pratiğine Yönelik Öneriler

Öğrencilerin değişik dersler çerçevesinde kullanılan bilimsel terimleri yerli yerinde kullanabilmesi için, öğretmenler ders materyallerini, gerek metin bazında, gerekse dil bazında detaylı bir şekilde incelemeli ve öğrencilerin karşılaşabileceği zorlukları önceden tespit etmelidir.

Metin çalışmaları çerçevesinde, cümlelerin; öğrenciler tarafından anlaşılabilir şekilde yeniden formüle edilmesi, bilimsel terimlerin bir listede toplanması ve günlük hayattaki anlamlarının bulunması, paralel bir metin oluşturulması veya anlatılanların bir çizimle anlaşılır hale gelmesi metodları uygunlanmalıdır.

Dil bazında metinlerin Almanca dil kurallarından kaynaklanan zorlukları ele alınmalıdır. Bunların başında "Mehrfachkomposita" olarak adlandırılan, birçok öznenin biraraya gelerek oluşturduğu yeni kelimeler bulunmaktadır. Örneğin "Donauschifffahrtskapitänsmütze" kelimesi beş (!) özneden, "Rohstoffendlagerstättenübersicht" altı (!) özneden oluşmaktadır...

Bunun yanında, bilimsel metinlerde, birçok anlam taşıyan fiiller fazlasıyla kullanılmaktadır ve hangi çervede kullanılıyorsa, anlam değiştirmektedir. Bu – özellikle iki dilli öğrenciler tarafından - öğrenmesi zor süreç için kısa bir örnek:

Almanca'da "ziehen" fiili genel anlamda "çekmek" anlamına gelir. Ama kullanıldığı branşa ve duruma göre tamamıyla anlam değiştirebilir.
  • Geometri: "Ziehe eine Linie von A nach B!" ("A noktasından B noktasına bir çizgi çiz", yani birleştir!)
  • Spor: Ziehe den Mattenwagen aus dem Geräteraum! (Alet odasından, yaylı yatak arabasını dışarıya çıkar!)
  • Biyoloji: Eine Schleimhaut überzieht den Körper des Spiegelkarpfens. (Sazan balığının gövdesini bir mukoza kaplar.)
  • Zanaat / El becerileri dersi: Der Tischler überzieht den Holztisch mit einer Schutzlasur. (Marangoz odun masanın üzerine bir koruma cilası çekiyor.)
  • Matematik: Ziehe zwölf von hundert ab! (Yüzden onikiyi çıkar!)
  • Oyun / Boş zamanları değerlendirme dersi: Ziehe eine Spielkarte aus dem Quartett! (Oyun kartları içinden bir kart çek!)
Öğretmenin metodik olarak görevi, öğrencilerle birlikte, metinlerde kullanılan fiilerin hangi anlamda kullanıldığını açıklığa kavuşturmaktır ve ikinci bir aşamada, bu fiilin daha hangi anlamlarda kullanıldığını saptamaktır.

Özetleyecek olursak, değişik anadilleri konuşan öğrencilerden oluşan sınıflarda, özellikle fen öğretmenleri derslerinde metinlerin dil boyutunu her zaman göz önünde bulundurmakla yükümlüdür. Aksi taktirde, öğrencilerin notları; konuları anlayamadıklarından dolayı, yani zekadan kaynaklanmayan nedenlerden değil de – derste kullanılan dili ve terimlerin manalarını tam anlamıyla bilemedikleri için zayıf olacaktır. Bu da öğrencilerin daha düzeyi düşük okullara gitmeleri ve en kötü durumda, eğitimlerini diplomasız bitirecekleri anlamına gelmekterdir.

Önümüzdeki süreç içersinde, kendisi göçmen kökenli ve iki dilli olan genç öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Zira onlar, kendi eğitim süreçlerinden dolayı, iki dilli yetişen öğrencilerin çektikleri zorluklardan haberdardır ve bunu bilmektedir.

Görevlerin başında, derslerde kullanabilecek, uygun ders materyalinin oluşturulması ve öğretmenlerin bu yönde eğitilmesi ve yönlendirilmesi, öncelik arz etmektedir. Bu girişimler, paralel olarak hem didaktik-metodik hem de eğitim politikaları boyutunda yürütülmelidir.

Ancak bu sağlanabilinirse, Alman eğitim sisteminde var olan fırsat eşitsizliği bir nebze olsun, azalır... [© Havva Engin - KanalKultur]

Kaynakça
 
• Chlosta, Christoph; Schäfer, Andrea (2010): Deutsch als Zweitsprache im Fachunterricht. In: Ahrenholz, Bernt; Oomen-Welke, Ingelore (Hrsg.) : Deutsch als Zweitsprache. Hohengehren: Schneider Verlag, S. 280-297.
• Engin, Havva (2007): Jeder Unterricht ist auch Sprachunterricht – Fachtexte lesen in der Sekundarstufe I. In: Lernchancen, H. 10/59, S. 4-9.
• Engin, Havva (2007): "Maische? Was ist das denn?" Lesekompetenz fördern – Textaufgaben besser Verstehen. In: "Mathematik 5-10". Heft 1, S. 26-27.
• Engin, Havva (2008): Man spricht (nicht nur) deutsch. Die sprachliche Sozialisation von Schülern mit Migrationshintergrund in Deutschland. In: Lernchancen, Heft 66, S. 8-11.
• Engin, Havva (2008): Migrantensprachen in den Fachunterricht. In: Lernchancen, Heft 66, S. 13-15.
• Engin, Havva (2008): Language Awareness. Beispiele und Materialien für den interkulturellen Sprachunterricht. In: Lernchancen, Heft 66, S. 22-26.
• Junk-Deppenmeier, Alexandra; Schäfer, Joachim (2010): Lesekompetenz als Voraussetzung für das Lernen im Fachunterricht. In: Ahrenholz, Bernt (Hrsg.) : Fachunterricht und Deutsch als Zweitsprache. Tübingen: Narr Verlag, S. 69-86.
• Lörcher, Gustav Adolf (2000): Mathe mit Migrantenkindern. Skript PH Freiburg.
• Tajmel, Tanja (2010): DaZ-Förderung im naturwissenschaftlichen Fachunterricht. In: Ahrenholz, Bernt (Hrsg.) : Fachunterricht und Deutsch als Zweitsprache. Tübingen: Narr Verlag, S. 167-184.
 
* Prof. Dr., Heidelberg Eğitim Bilimleri Üniversitesi, Göç Araştırmaları ve Transkültürel Pedagoji Merkezi (Hei - MaT) Direktörü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder