Bu Blogda Ara

19 Temmuz 2013 Cuma

Hasan Gürgenarazili: "Köyün delisi"nden mektup var!

Hasan Gürgenarazili
[© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur] - Yaklaşık üç aydır sağlığım, işlerim ve seyahatlerim nedeniyle "Öbür Dünya" ile ilişkilerimi en aza indirmiş; hatta dondurmuştum.  Öyle bir dünya ki "Öbür Dünya", nadir rastladığımız dürüst dostların peşi sıra yalanın, riyakârlığın, hilenin, hırsızlığın "nick name"lere bürünerek ayan beyan, ama bir o kadar da gizli ve karanlık bir kişilik kazandığı; tebdilikıyafet ve tebdilimekân olarak kol gezdiği, cirit attığı, at oynattığı, daha da ileri giderek, sizi gölge gibi izlediği bir dünya. Bu dünyadan geri kalan bir tarafı yok, hatta ileri giden tarafı çok "Öbür Dünya"nın.

Kısacası hayat orada bir başka tezahür ediyor; hayatın dinamikleri bir başka türlü gelişiyor; çarklar bir başka şekilde dönüyor. Böyle olmasına karşın, bu dünyaya bir nevi ayna "Öbür Dünya".

Uzak kaldığım süre arttıkça, dostlar birer ikişer mail göndermeye başladılar. Hal-hatır sormaya çalıştılar. Malum "imalathatasi"yla olan hesaplaşmamı bilen dostlar, "acaba birşey mi oldu", diye tek tek ulaştılar, sağolsunlar.

O kervana en son "DeliDivane" de katılınca, dayanamadım ve tekrar "Öbür Dünya"nın kapısını aşındırmaya başladım.

Mektubu sizlerle paylaşırken, haftalık yazılarıma kaldığım yerden devam edeceğimi de huzurlarınızda belirtmek istiyorum.

"'Hiç' Kardeşim, merhaba!

Mailime özür ile başlamak istiyorum. Bunu "vefasız" bir dostun, dostunu geç aramaktan duyduğu "özür" olarak kabul etmeni rica ediyorum.

Uzun zamandır ne "Öbür Dünya"da ne de "msn"de görüşemedik.

Göremediğim dostumu merak ettiğim halde, arayıp soramadım.

Sana biraz "Öbür Dünya"nın "Palistan" adlı bir köyünden havadisler aktarmak istiyorum.

Havadislere geçmeden evvel, Palistan'daki odaları köye benzetmekten vazgeçtigimi ileteyim. Palistan'ın kendisi bir köydür. O coğrafyaya yayılmış "odalar" ise "köyler" değil, "birer köy kahvehaneleridir." Yani bir tür kıraathane işte!

Değişik inançta, değişik siyasi görüşte olanların ayrı ayrı kahvehanelerde toplanmaları gibi, Palistan'da da değişik gruplar kendi kahvehanelerini kurmuşlar.

Bilirsin, eskiden "kahveci Coşero" kendisini muhtar diye yuttururdu bize. Onun "arabeski türküler" odası köy olmadığı için, kendisinin muhtar olması da imkânsızdı. Ancak, o bunun farkında bile değildi. "Coşero"nun kahvesi "müşteri kıtlığından" iflas etti. Kendisinin akibeti ise meçhul. Asilzadenin bu iflasa dayanamayıp intihar ettiğini düşünüyorum.

Sen burdayken yeni bir kahvehane daha açılmıştı köyümüze. Kahveci, "Sustaci" idi. Bu kahvehane, "Coşero"nun haksız yere insanları kahveden kovmasına tepki olarak açılmıştı. Ayrıca işletmecisi ve kahveci "Sustaci", "Coşero"nun kendi işletmesinde "Kürtçülük" yaptığını, kahvehanenin müdavimleri önünde ağır bir dille söylemiş ve açacağı işletmede bu tür siyasi propagandalara yer vermeyeceğini bağıra bağıra, haykıra haykıra ilan etmişti.

Geçen gün "Sustaci"nın kıraathanesinde ne oldu biliyor musun?

Veresiyecilerden "Biji PKK Kongragel" nickli bir arkadaşımız "Gerilla Roj Bash" türküsünü dinletiyordu! İnsan büyük lokma yemeli, ama asla büyük laf söylememeli! Bunu yazarken o türküyü dinleten arkadaşın siyasi tercihini eleştirmek anlamında yazmıyorum. Sadece "Sustaci"nın ilkesizliği dikkatimi çekti. Artık tüm veresiyeciler orasını mekân tutmuşlar ve oranın müdavimleri olmuşlar; al kızı - ver papazı kağıt oynuyorlar ve okeye dönüyorlar. Jandarmadan habersiz ve ruhsatsız rakı servisi gırla gidiyor. "Sustaci" ise, ekonomik gidişatın farkında olmadan bankadan kredi çekmiş, çektiği kredi ile harman sonu ödenmek kaydıyla veresiye çay-kahve, rakı-bira dağıtıyor. Özetle "Sustaci"nın kıraathanesi bu durumda.

Muharrem ayında bir kaç Alevi arkadaşımızın bir araya gelerek "Aleviler Matemde" odasını açtığını biliyorsun sanırım. Muharrem ayı bitince, odanın üstündeki tabelayı değiştirip "Anadoludan Esen Rüzgar" tabelasını astılar ve kıraathaneye dönüştürdüler. Kahvehaneyi işleten arkadaşların iyi niyetinden hiç bir zaman şüphem olmadı. Fakat daha sonra işletmeye yeni ortaklar alındı. Bu ortaklar öyle gözüküyor ki, işletmenin yarıdan fazla hissesine sahip olmuşlar! Malum, parayı veren düdüğü çalar!

Köyümüzde kahvehaneden çok şey yok "Hiç" Dost. Nasıl oldu, neden oldu anlayamadım ama, köyde kahvehane açan açana.

Bir kahvehane de "Kurban" açmış. Kıraathanenin ismini de "Gelin Canlar bir olalım" koymuş, levhasında bu yazılı. Gelen canlarla bir olup olamadıklarını soruyorsan cevap vereyim Dost: "Hayır! Gelen canlarla bir olamıyorlar. Ayrılık baş gösteriyor, işletmenin hisse senetlerini elinde tutan(lar) kendi fikirlerine aykırı bir düşünce ileri sürene hemen kapıyı gösteriyorlar.

Dost, eğer beni sorarsan, yorulduğumu hissediyorum. Özel olarak bana "haklısın, dediklerine katılıyoruz" diyenler, kahvehanelerde çıkan ilke tartışmalarında bile sessiz kalıyorlar. Nedenini kendimce sorguluyorum ve şöyle bir cevap geliyor aklıma: "Damgalanmaktan korkuyorlar, korku dağda bekliyor".

Dost, maili uzatıp başını ağrıttıysam tekrar özür dilerim. Kendine iyi bak, ister mailde, ister Palistan'da olsun seninle tekrar karşılaşmayı umut ediyorum.
Ya Alii

Köyün DeliDivanesi" [© Hasan Gürgenarazili - KanalKultur]

[22 nisan 2005]

DeliDivane'ye not: Sevgili DeliDivane, terk-i Palistan eyledim. Umarım iyisindir, yeni mektuplarını bekliyorum... [3 mayıs 2008]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder