Sayfalar

6 Aralık 2013 Cuma

Roz Kohen: İsrail Yılları

© Roz Kohen - Kudüs yakınında bir yaz mevsiminde
çalıştığım Kibutz-Kiryat Haneviim.
Japon arkadaşımın ödünç verdiği kimonosuyla (1971)

© Roz Kohen - Kudüs Ağlama Duvarı -
Kudüs Ağlama Duvarı ve eski şehir 1967 savaşı
sırasında Ürdün'den alındı. Kudüs'ün sur içinde
kalan bölümü üç dinin en kutsal yapılarını içerir.
Ömer Camii ve İsa'nın çarmıha gerildiğinde
kat ettiği yol (Via Dolorosa) bu surların içindedir.

© Roz Kohen - Hz. Ömer Camii ve Mescid-i Aksa Camii
 
© Roz Kohen - Kudüs İbrani Üniversitesi
kampüsüne giden yol üzerinde (aralık 1971)
Roz Kohen "Yahudi İstanbul'unu / İstanbul Yahudileri'ni" anlatıyor: İstanbul'da Yahudiler ve Yahudi Yaşamı

[KanalKultur] - 1968 yazında, İsrail'de bir ay süren turistik gezimden sonra artık kararımı vermiştim:

Kolejden mezun olur olmaz İsrail'e gidecek; orada üniversitede okuyacak ve evin ağır baskısından da kurtulacaktım...

Nitekim, planladığım şekilde temmuz 1969'da İsrail'e öğrenci vizesiyle gidebildim. Bir önceki sene, uçak biletimi de alabilecek kadar parayı, karşı komşunun çocuklarına ders vererek kazanmıştım. Böylece babam bu yolculuğa itiraz etmeyecek; bir de gidişim bir kimlik arayışı gibi görünecek; annemle babamı İstanbul'daki Yahudi topluma karşı ezik hissettirmeyecekti.

O sıralarda, Yahudi gençlerden İsrail'e okumaya gidenler çoğalmaya başlamıştı. Benimkisiyse, bir kimlik arayışından ziyade, bir bağımsızlık arayışıydı...

© Roz Kohen - Kudüs'te Guzel Sanatlar Akademisi'nde
yaşadığım öğrenci yurdunun önünde
iki Polonyalı öğrenci arkadaşımla (1972)
O yıllarda, Amerikan toplumundaki yaşıtlarımız, liseden sonra evden uzak bir şehre gidip, ailesinden uzakta üniversiteye gidebiliyordu. Bizdeyse evden uzakta yaşamaya hala biraz kuşkuyla bakılıyordu.

O dönemde, İsrail 6 Gün Savaşı'ndan galip çıkmış ve kendine güveni artmış bir ülkeydi.

O yazı, İsrail'in kuzeyinde Hayfa'ya yakın Afula şehrinin eteklerinde Kibutz Merhavia'da geçirdim. Kibutz Merhavia, o zamanlar sosyalist-zionist gençler tarafından ve Sovyetler Birliği'nin eşitlik anlayışına göre 1929'da kurulmuştu ve üyeleri Kibutz için çalışır, her ihtiyaçları karşılanırdı.

800 kişilik bu toplum, hem tarımda hem de kitap baskı işinde üretken bir modern köydü.

Misafir gençler olarak bizler de 3 ay zarfında yarım gün çalışıp, geri kalan zamanımızda İbranice öğreniyorduk. Gençler çoğunlukla Orta-Doğu, Orta Avrupa ve Güney Amerika ülkelerinden gelen Yahudi gençlerdi...

© Roz Kohen - Kızıl Deniz Kıyısı'ndaki
Sharm El-Sheikh'ten bir görüntü.
İsrail Sina Yarımadası'nı 1967'deki
6 Gün Savaşı'nda işgal etmiş, sonra da
Mısır'la yaptığı anlaşma sonucunda,
1973 Harbi'nden sonra iade etmişti.
Eğlenceli geçen yaz mevsiminin sonunda bu 30-40 kişilik grup, İsrail'in değişik şehirlerindeki üniversitelerde hazırlık sınıflarına başvurmuş ve dağılmıştık.

Güzel sanatlara meraklı olduğumdan Kudüs şehrini seçmiş ve hazırlık sınıfını Kudüs İbrani Üniversitesi'nde yapmaya karar vermiştim.

Bir yılın sonunda, o sıralarda İsrail'in tek Güzel Sanatlar Okulu olan Bezalel'e kabul edilmiş ve endüstri tasarımı okumaya başlamıştım...

Bundan sonraki 4-5 sene umduğumdan çok daha zorlu geçti.

Bazan öğrenci yurtlarında ya da birkaç arkadaşla yaşadığım dairelerde hayatımı devam ettirirken, hem okula gittim, hem de değişik işlerde çalıştım.

Bu esnada, "kültürel farklılığımı" her geçen gün daha fazla hissettim ve yeni hayatıma alışmakta güçlük çektim. Birkaç yakın arkadaşım, yabancı ülkelerden gelen gençlerdi.... Birbirimizle anlaşıyorduk, ama İsrail'de uyum sağlamakta zorlanıyorduk.

© Roz Kohen - Sharm El-Sheikh'te
Güzel Sanatlar Okulu'nun öğrencileriyle
boyamaya gittiğimiz karavanlar (1972)
Nihayetinde, arkadaşlarım geçen yıllar içinde evlerine döndüler...

Akademideki eğitim sistemi çok farklıydı. Öğrenciler çok daha girişken ve cesaretliydi; hocalara isimleri ile hitap edip, kendilerini çok rahat ifade ediyorlardı. İsrailli kızlar askerlik görevi yapmış ve korkusuz, daha serbestlerdi.

Giderek dolaşmayı sevdiğim yerler, eski Kudüs şehriydi. Orada ellerinde tespihleri ile tavla oynayanları, seyyar satıcıları gördükçe, kendimi evde hissediyordum...

O yıllardan en çok İstanbul ziyaretlerimi hatırlarım. Genellikle bahara rastlayan Hamursuz Bayramı'nda ve yaz mevsiminde eve, yani İstanbul'a geliyor, eş-dost ile hasret gideriyordum.

Bu ziyaretlerimde eski dostlarla Bursa, Bodrum, Bozcaada ve Marmara Adası'na gidip, baharın ve yazın tadını çıkarıyorduk. Sonra tekrar Kudüs'e dönüyor, bir yandan okula gidiyor ve teknik ressam olarak Hebrew Union College'deki Arkeoloji Bölümü'nde ve mimari bürolarda çalışıyordum.

Bu arada yalnızlık da çekiyordum.

Artık tanıştığım yabancı kökenli arkadaşların çoğu ülkelerine dönmüş, dönecek ülkesi olmayan Orta Avrupa Doğu Blok'u ülkelerinden olanlar da Kanada, ABD ve Avustralya gibi ülkelere gitmenin yollarını arıyorlardı.

Nedense bir türlü dönmeyi göze alamıyordum, bu esnada artık Şişli'de yaşayan bizimkilerle bir çatı altında yaşayamayacağımı düşünüyordum.

Nitekim, ancak 1975 yılında, evledikten iki sene sonra İstanbul'a dönebildim...

İsrail'de tanıştığım yabancı arkadaşlarımın bir kısmıyla bulundukları ülkelerde haberleşmeye devam ettim... [KanalKultur]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder